Her dil; temel söz varlığı dışında, o dile sonradan dâhil olmuş, kimi zaman gelip geçici, kimi zaman da alıntılandığı dilin özelliklerinden sıyrılmış, katıldığı dilin ses ve biçim özellikleriyle yeniden biçimlenmiş ve yeniden anlamlanmış sözcükler barındırır. Bu sözcüklerin dildeki varlıklarının ve kalıcılıklarının, geçirdikleri değişim ve dönüşüm ile doğrudan ilgili olduğu söylenebilir. Dillerin kendine özgü ses, şekil ve anlam yapısından dolayı o dile başka dillerden giren sözcüklerin değişime uğramadan olduğu gibi kullanılması -çoğu durumda- mümkün olmamıştır. Uzun bir geçmişe sahip olan Türk dili de tarih boyunca çeşitli topluluklarla etkileşim içinde bulunmuş, bu etkileşim, birçok sözcüğün hatta o dillerin bazı dil bilgisel özelliklerinin Türkçeye yerleşmesine neden olmuştur. Alıntı sözcüklerin dile yerleşme, diğer bir deyişle yerlileşme sürecinde, kullanımda olan sözcük, alıntılanan dildeki biçiminden farklı olması nedeniyle geçmişten günümüze bazı bilgin, araştırmacı ve edebiyatçılar tarafından “galat” (yanlış) olarak nitelendirilmiş, bunların içinde yanlış olduğu hâlde kullanımı genel kabul görüp yaygınlaşanlar “galatımeşhur” olarak adlandırılmıştır. Dile katıldığı dönemde ses, biçim ve anlam yönüyle değişime uğrayan ve bu değişimi çeşitli dilsel yanlış taşıdığı gerekçesiyle yanlış kabul edilen yazılışlar, söyleyişler, yıllar sonra o dilin söz varlığında galat sayılmaları bir yana, alıntı oldukları bile unutularak kullanılmaktadır. Başlangıçta dile yabancı olan bu ögeler, konuşurların ağzında kendi ses, biçim ve anlam özelliklerine uygun biçimini yaratıp yeni bir görünüm kazanır ve söz varlığında yerini alır. Bu çalışmada alıntı sözcüklerin dil bilimsel bakış açısıyla dile yerleşme, diğer bir deyişle yerlileşme süreci kullanımda olan sözcüğün alıntılanan dildeki biçiminden farklı olmasının nedenleri ve Türkçedeki örnekleri üzerinde durulacaktır.
Bu makalenin hazırlanması sırasında benden desteğini esirgemeyen Danışman Hocam Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın'a ve Prof. Dr. Hülya Kasapoğlu Çengel'e teşekkür ederim.
Every language, apart from its core vocabulary, contains words that have been incorporated into it later—sometimes temporarily, sometimes permanently—often shedding the features of the source language and being reshaped and reinterpreted through the phonetic and morphological characteristics of the recipient language. It can be said that the presence and permanence of these words in a language are directly related to the changes and transformations they undergo. Due to the unique phonetic, morphological, and semantic structures of languages, words borrowed from other languages are, in most cases, not used in their original form without alteration. The Turkish language, with its long history, has interacted with various communities throughout the ages. This interaction has led to the integration of numerous words and even certain grammatical features from those languages into Turkish.
This study focuses on the process of lexical borrowing and localization from a linguistic perspective, examining why borrowed words differ from their original forms in the source language and providing examples from Turkish.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Linguistics (Other) |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 30, 2025 |
Publication Date | June 30, 2025 |
Submission Date | February 22, 2025 |
Acceptance Date | June 28, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Issue: 36 |
Açık Erişim Politikası