Zekât, İslâm’ın beş temel şartından birisidir. Zekâtın kimler tarafından hangi varlıklardan ve ne kadar verileceği ile kimlere dağıtılacağı Kur’an-ı Kerim’de apaçık bir şekilde belirtilmiştir. Hz. Peygamber ilk zamanlarda kendisine verilen zekâtı kendi imkânlarıyla ihtiyaç sahiplerine dağıtırken, daha sonra bu işle görevli memur (amil) atamış ve toplanan malların konulacağı bir yer tahsis etmiştir. Hz. Peygamber’den sonra gelen dört halife, ufak tefek değişiklikler dışında Allah Resulünün uygulamalarını sürdürmüştür. Zekât, Emevîler ve Abbâsîler döneminde de devlet eliyle kurumsal bir şekilde toplanıp dağıtılmaya devam etmiştir. Tarih boyunca bazı İslâm devletleri zekât için kurumsal yapılar kurarken, bazıları bu görevi bireylerin kendi inisiyatifine bırakmıştır. Son yüzyılda, zekâtın kurumsallaşmasına yönelik olarak bazı Müslüman ülkelerde yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler çerçevesinde; bazı ülkelerde zekât sistemi zorunlu, bazı ülkelerde hem zorunlu hem gönüllülük esasına dayalı, bazı ülkelerde ise tamamen gönüllü bir yapı üzerinden yürütülmektedir. Devletin zekât sisteminde aktif olarak yer aldığı ülkelerde güven sorunu öne çıkmaktadır. Zira devlet, siyasal bir organizasyonla yönetildiği için; devleti yöneten siyasi iktidarın karşısında muhalif bir kitlenin varlığı söz konusudur. Muhalif gruplar başta olmak üzere toplumun belli bir kesimi, zekâtın gereği gibi toplanıp dağıtılmadığına inanmaktadır. Sonuç olarak, farklı nedenlerle birçok kişi devlet eliyle zekât toplayan kurumlara ya hiç güvenmemekte ya da çok az güvenmektedir. Bu durum, zekâtın devlet kontrolünde yürütülmesinin toplumun tüm kesimlerini kapsayamadığını ortaya koymaktadır. Günümüzde ise zekâtın, hem Kur’an-ı Kerim’de belirtilen ilkelere uygun hem de Hz. Peygamberin uygulamasıyla örtüşen; aynı zamanda modern çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek kurumsal bir yapının olması elzemdir. Bu çalışmada, devletin zekât organizasyonunda; zekâtın verenden alıcıya ulaşmasına kadar geçen süreci, dinî ilkelere ve yasal düzenlemelere uygun şekilde denetleyip düzenlemesi önerilmektedir. Bu görevin, Zekât Gözetim Merkezi aracılığıyla yerine getirilmesi öngörülmektedir. Zekât ibadetini yerine getirmek isteyen gönüllü Müslümanlardan zekât toplayacak Zekât Kurumlarının; fıkhî, malî ve operasyonel açıdan denetlenmesi ve bu denetim sonuçlarının şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşılması esasına dayalı bir kurumsal yapı önerilmektedir. Böylece, Müslümanlar bir yandan dinî vecibelerini denetlenebilir ve hesap verebilir kurumlar aracılığıyla yerine getirirken; diğer taraftan devletin sistem üzerindeki düzenleyici rolüyle olası suiistimallere karşı korunmuş olacaktır. Ayrıca, zekâtın iktisadî fonksiyonlarından faydalanılarak yoksulluğun azaltılması, gelir dağılımındaki adaletsizliklerin giderilmesi ve toplumsal dengenin güçlendirilmesi mümkün olabilecektir.
İslâm Hukuku İslâmî Sosyal Finans Sosyal Finans Zekât Zekât Gözetim Merkezi
Zakat is one of the five pillars of Islam. The Qur’an clearly specifies who is obliged to pay zakat, from which assets it should be paid, how much is required, and to whom it should be distributed. In the early days of Islam, the Prophet Muhammad initially distributed zakat to those in need using his personal means. Later, however, he appointed officials (amils) to carry out this duty and designated specific locations for storing the collected goods. The four caliphs who succeeded the Prophet largely maintained his practices, introducing only minor modifications. Zakat continued to be collected and distributed institutionally by the state during the Umayyad and Abbasid periods. Throughout history, some Islamic states established formal institutional structures for zakat, while others left the responsibility to individual discretion. In the last century, several Muslim countries have introduced legal reforms aimed at institutionalizing zakat. As a result, the zakat system has become compulsory in some countries, a combination of compulsory and voluntary in others, and entirely voluntary in a few. In states where the government plays an active role in the zakat system, issues of public trust have emerged. This is primarily due to the political nature of state governance. Opposition groups and certain segments of society often suspect that zakat is not being collected or distributed properly. Consequently, many individuals either lack trust or have limited confidence in state-affiliated zakat institutions. This demonstrates that state-led zakat systems may not effectively address the needs or expectations of the entire population. Today, it is essential to establish an institutional zakat system that adheres to the principles set forth in the Qur’an and the practices of the Prophet Muhammad while also responding to contemporary societal needs. This study proposes that the state take on a supervisory and regulatory role in the zakat process, from collection to distribution, in accordance with religious and legal frameworks. It envisions this role being carried out through an independent Zakat Supervision Center. Zakat institutions collecting donations from Muslim volunteers should be audited in terms of fiqh compliance, financial integrity, and operational effectiveness, with the results transparently shared with the public. Such a system would enable Muslims to fulfill their religious duties through accountable institutions while also protecting the system from potential misuse. Furthermore, leveraging the economic functions of zakat could contribute to poverty alleviation, fairer income distribution, and greater social equity.
Islamic Law Islamic Social Finance Social Finance Zakat Zakat Monitoring Center
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2025 |
Gönderilme Tarihi | 5 Şubat 2025 |
Kabul Tarihi | 9 Haziran 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 45 |