Classical fascism, as defined by Benito Mussolini, is widely recognized for its authoritarianism and extreme nationalism. By contrast, digital fascism refers to the reproduction and reinforcement of these ideologies through digital platforms, including social media and big data technologies. This study examines the evolution of classical fascism in the digital age, emphasizing how technological advancements have reshaped authoritarian ideologies. Utilizing a qualitative methodology, the research integrates an extensive literature review with detailed case analyses. Platforms such as Facebook, X (formerly Twitter), and the Aadhaar biometric identification system, alongside their algorithmic applications, are analyzed to assess their roles in disseminating authoritarian ideologies and enabling individual surveillance. The study contends that digital fascism operates without requiring a central leader or organizational structure, instead exploiting social media algorithms to exacerbate social polarization. Furthermore, the manipulative use of social media and the unethical application of big data and artificial intelligence technologies are identified as key mechanisms for sustaining constant surveillance. This dynamic not only consolidates the authority of authoritarian regimes but also amplifies the power of large corporations. Within this framework, digital fascism is conceptualized as an extension of the authoritarian and oppressive dimensions of classical fascism into the digital domain. The research underscores the ideological continuity between classical and digital fascism, highlighting the growing suppression of individual freedoms in the digital era.
Klasik faşizm, Benito Mussolini tarafından tanımlanan, otoriterlik ve aşırı milliyetçilik unsurlarını barındıran bir ideoloji olarak literatürde yer almaktadır. Dijital faşizm ise, bu ideolojinin sosyal medya ve büyük veri gibi dijital platformlar aracılığıyla yeniden üretilmesi ve güçlendirilmesi olarak tanımlanmaktadır. Çalışma, klasik faşizmin dijital çağda nasıl evrildiğini ve teknolojik gelişmelerin otoriter ideolojileri nasıl yeniden şekillendirdiğini incelemektedir. Araştırma, nitel yöntem yaklaşımı benimseyerek kapsamlı bir literatür taraması ve vaka analizleri üzerinden gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, Facebook, X ve Aadhaar Biyometrik Kimlik Sistemi gibi algoritmik uygulamalar incelenmiş, bu sistemlerin otoriter ideolojilerin yayılımına ve bireylerin gözetimine nasıl katkı sağladığı araştırılmıştır. Dijital faşizmin merkezi bir lider veya örgütsel yapıya ihtiyaç duymaksızın sosyal medya üzerinden yayılabileceği ve bu süreçte algoritmaların manipülatif gücünün toplumsal kutuplaşmayı derinleştirdiği düşüncesi savunulmaktadır. Çalışmada, sosyal medyanın manipülatif kullanımının yanı sıra büyük veri ve yapay zekâ teknolojilerinin etik dışı kullanımı ile bireylerin sürekli gözetim altında tutulduğu, bu gözetimin otoriter rejimler ve büyük şirketlerin güçlenmesine katkı sağladığı görüşü üzerinde durulmaktadır. Bu durum, faşizmin otoriter ve baskıcı yönüne atıfta bulunarak “dijital faşizm” kavramı çerçevesinde ele alınmaktadır. Araştırma kapsamında, dijital faşizmin geleneksel faşizmle ideolojik bağları incelenmiş ve dijital çağda bireylerin özgürlüklerinin nasıl baskı altına alındığı tartışılmıştır.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Sociology (Other) |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | April 15, 2025 |
Publication Date | |
Submission Date | January 14, 2025 |
Acceptance Date | March 23, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 13 Issue: 1 |
Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.