Samsun ilinin güney ucunda, güney bölümü bakır yatakları bulunan Tavşan Dağları ile çevrelenen verimli Vezirköprü havzasının kuzey ucunda kurulan Oymaağaç Höyük, Kızılırmak'a ulaşımın kolay sağlandığı bir noktadadır. Kalkolitik Çağ'da bakır ticaretinin başlamasıyla birlikte Karadeniz kıyılarına ve Kızılırmak Kavsine, örneğin İkiztepe'ye giden kervanların tamamı Oymaağaç Höyük’ten geçmek zorunda kalmıştır. 200 x 190 m (yak. 4 hektar) gibi nispeten küçük bir alana sahip olmasına rağmen, 5500 yıllık yerleşim yeri olarak sürekli kullanımını bu elverişli konuma borçludur. Hitit döneminde ayrıcalıklı bir statü kazanan yerleşim, önce vergi muafiyetinden faydalanmış, daha sonra ise eşsiz ve esrarengiz ‘dahanga’sıyla hava tanrısı Taru'nun kült yeri olarak Nerik adıyla tarihe geçmiştir. Hititler her şeyden önce yıl boyunca kaynayan pınara değer veriyor ve onu antik doğu mimarisi tarihinde eşi benzeri olmayan tonozlu bir merdivenle koruyor. Sonuç olarak, suya güvenli erişim hem barış zamanlarında hem de kriz zamanlarında mümkün oluyordu. Hitit çivi yazılı metinlerinde 'Hava Tanrısı’nın sevdiği pınar' olarak anılan bu kuyu, daha sonraki Demir Çağı ve antik tünel sistemlerine örnek teşkil etmektedir (Yazılıkaya-Midasstadt veya Bafra-Asarkale). Hitit krallarının büyük festivallerde yaptıkları kült gezileri de Nerik'te sona eriyordu. Başkent Hattuşa'daki büyük tapınaktan başlayan yolculuk, imparatorluğun çekirdek bölgesindeki birçok yerden geçerek Kuzey Anadolu dağlarına kadar ilerlediler. Bu ara istasyonların lokalizasyonu için yolculukların başlangıç ve bitiş noktaları olan Hattuşa-Boğazköy ve Nerik-Oymaağaç Höyük önemli kanıtlanmış noktalardır.
Oymaağaç Höyük is located at the southern end of Samsun province, at the northern end of the fertile Vezirköprü basin, which is surrounded by the Tavşan Mountains with copper deposits in the southern part, at a point where access to Kızılırmak is easy. With the beginning of the copper trade in the Chalcolithic period, all caravans heading towards the Black Sea coast and the Kızılırmak estuary, e.g. to İkiztepe, had to pass the Oymaağaç Höyük. Despite its comparatively small size of 200 x 190m, i.e. almost 4 hectares, the place owes its 5500 years of continuous use as a settlement to this convenient location. The place gained privileged status in Hittite times, when it first benefited from tax exemption and then went down in history under the name Nerik as a cult place of the weather god Taru with its unique and enigmatic dahanga. Above all, the Hittites value its year-round bubbling spring and protect it with a vaulted staircase that is unparalleled in the history of ancient oriental architecture. As a result, safe access to the water was possible in times of peace as well as in times of crisis. The ‘Deep Source of Nerik’, as it is called in the Hittite cuneiform texts, thus forms the model for later Iron Age and ancient underground stairway systems (e.g. Yazılıkaya-Midasstadt or Bafra-Asarkale). The cult journeys that the Hittite kings carried out at the great festivals also ended in Nerik. They began at the great temple in the capital Hattusha and led through numerous places in the core area of the empire to the northern Anatolian mountains. For the localization of these intermediate stations, the starting and ending points of the journeys, Hattuscha-Boğazköy and Nerik-Oymaağaç Höyük, are fixed points of considerable value.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Hittite Archeology |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | July 30, 2025 |
Submission Date | June 26, 2024 |
Acceptance Date | March 20, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Issue: 90 |