Bu çalışmanın amacı Gabriel Marcel’in The Broken World eserindeki düşünceleri çerçevesinde “parçalanmış insan” meselesinin irdelenmesidir. Marcel’e göre yirminci yüzyılın önemli sorunlarından biri bilim-teknolojinin hızlı ilerleyişi karşısında insan varlığının ontolojik değerini yitirmeye başlaması ve “soyutlama ruhu” ile karşı karşıya kalmasıdır. Bilimsel gelişmeler sebebiyle insan iş gücüne duyulan ihtiyaç artmakta ve verilen görevleri başarıyla tamamlayabilen bireylerin daha kıymetli olduğu bir dünya anlayışı zihinlere yerleşmektedir. Marcel’e göre insanın ontolojik değerinin sahip olduklarına indirgendiği bu dünya, özünde bozulmuştur ve yeniden var olmayı beklemektedir. Marcel için dünyanın bozukluğu insanlığın
şeklini oluşturmaktadır. İnsan, bozulmuş dünya içinde işlevlerine indirgenerek yaşamaya çalışmakta adeta parçalanmış bir şekilde yaşamını sürdürmektedir. Parçalanmışlığının verdiği rahatsızlığı hissetmeye başlayan birey için artık yüzeysel ilişkiler sıradan gelmektedir ve kendisini içinde bulunduğu umutsuzluktan kurtarmak istemektedir. Böylelikle insan, eylemlerini aktif düşünceye dayandırarak önce kendi parçalanmışlığını fark etmekte sonra dünyanın bozulmuşluğunu aşmaya çalışmaktadır. Teknolojinin hızlı ilerleyişi sonucunda kişisellikten uzaklaştırılıp nesnelleştirilen insanın problemlerine ışık tutan Marcel’in düşünceleri daha fazla önem kazanmaktadır. Sonuç olarak drama şeklinde yazılan ve tiyatral bir şekilde sunularak izleyici karşısına çıkan bu eser, bedenli bir varlık olarak insanın hayata karşı duruşu sayesinde aşkla, umutla, imanla, sadakatle dünya içinde bir savaşçı olarak parçalanmışlığından kurtulup varlık olma yolunda sahip olması gereken ontolojik değere ve bütünlüğe ulaşma yolunu açmaktadır.
The aim of this study is to analyse the issue of ‘fragmented human being’ within the framework of Gabriel Marcel’s thoughts in The Broken World. According to Marcel, one of the important problems of the twentieth century is that human existence has begun to lose its ontological value in the face of the rapid progress of science-technology and is faced with the ‘spirit of abstraction’. Due to scientific developments, the need for human labour force is increasing and the understanding of a world where individuals who can successfully complete the given tasks are more valuable is settling in the minds. According to Marcel, this world, in which the ontological value of human beings is reduced to their possessions, is essentially corrupted and awaits to come into existence again. By basing his actions on active thought, man first realises his own fragmentation and then tries to overcome the corruption of the world. The thoughts of Marcel, who sheds light on the problems of human beings who are depersonalised and objectified as a result of the rapid progress of technology, gain more importance. As a result, this work, which is written in the form of drama and presented in a theatrical way, opens the way to reach the
ontological value and integrity that man, as a corporeal being, should have on the way to becoming a being by getting rid of his fragmentation as a warrior in the world with love, hope, faith and loyalty thanks to his stance against life.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Humanitarian Disasters, Conflict and Peacebuilding |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 28, 2025 |
Publication Date | |
Submission Date | November 6, 2024 |
Acceptance Date | March 3, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 25 Issue: 2 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.