Bu makale, Babür İmparatorluğu’nun kuruluşundan 1857’deki Hint İsyanı’na kadar geçen yaklaşık üç yüz yıl süresince Babür hükümdarlarının tasavvufu teşvik etmedeki rollerini ve bunun Hint alt kıtasındaki dini, sosyal ve ekonomik gelişmelere katkılarını inceler. Babür İmparatorluğu, Zahir-ud-Din Muhammed Babür tarafından 1526 yılında Delhi Sultanı İbrahim Lodi’ye karşı zafer kazanarak kurulmuştur. Babür’ün torunu Ekber, Babür İmparatorluğu’nu genişletmiş ve bu dönemde tasavvuf, İslam’ın ve toplumun sosyal yapısının önemli bir parçası haline gelmiştir. Bu çalışmada, Babürler döneminde tasavvufun rolü ve imparatorluğun kültürel ve dini yapısına olan etkisi vurgulanmaktadır. Aynı zamanda, Babür yönetimindeki sufilerin dini ve toplumsal gelişmelere katkıları üzerinde de durulmaktadır. Bu bağlamda, çeşitli Babür hükümdarlarının tasavvufu destekleme çabaları ve bunun Hint alt kıtasındaki İslam düşüncesine ve kültürüne katkıları araştırılacaktır.
Bu çalışmanın temel amacı, Babür İmparatorluğu’nun tasavvufla olan ilişkisini analiz etmek, tasavvufun imparatorluğun dini, sosyal ve kültürel gelişmesine nasıl katkı sağladığını incelemektir. Ayrıca, Babür hükümdarlarının tasavvufu nasıl teşvik ettikleri ve bunun Hint alt kıtasındaki Müslüman toplumu üzerindeki etkilerini tartışmak da hedeflenmiştir.
Bu araştırma, nitel bir inceleme yöntemi ile yapılmıştır. Babür İmparatorluğu’na ait tarihi belgeler, hükümdarların dönemiyle ilgili yazılı eserler ve tasavvuf literatüründen yararlanarak, Babür yönetimindeki tasavvufun rolü üzerine bir analiz yapılmıştır. Ayrıca, Babür hükümdarlarının tasavvufa dair politikaları ve sufilerle ilişkileri üzerine de detaylı bir literatür taraması gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmada, Babürler’in tasavvufla ilişkisi, kültürel ve dini mirasları ışığında değerlendirilmektedir.
Araştırma, Babür İmparatorluğu’nun tasavvufu önemli bir kültürel ve dini güç olarak kabul ettiğini ve imparatorluğun gelişiminde önemli bir etken olduğunu ortaya koymaktadır. Babür hükümdarları, tasavvufu dini hoşgörü, toplumsal uyum ve kültürel ilerleme sağlamak amacıyla teşvik etmişlerdir. Ekber’in yeni dinî doktrini olan ‘Dīn-i Ilāhī’ ve Evrengzib’in cami ve hankâhlar üzerinde yaptığı reformlar, imparatorluğun dini ve kültürel yapısını şekillendirmiştir. Ayrıca, Babürlerin yönetimindeki sûfîlerin etkisi, İslam’ın Hind alt kıtasındaki yayılmasında önemli bir rol oynamıştır.
Babür İmparatorluğu, özellikle Ekber ve Evrengzib gibi hükümdarların dönemlerinde, tasavvufun İslam düşüncesiyle entegrasyonunu teşvik etmiştir. Ekber’in ‘Dīn-i Ilāhī’ gibi yenilikçi dini hareketleri, Sufizm’i içeren bir dini anlayışa dayanmaktadır. Bunun yanında, Babürler’in diğer hükümdarlarının sufilerle olan ilişkileri, cami inşaatları ve sosyal yardımlar, sufiliğin halk arasında yayılmasına yardımcı olmuştur. Bu durum, Babür yönetiminin dini çeşitliliği kucaklayarak, farklı kültürel grupları birleştirici bir rol üstlenmesini sağlamıştır.
Babür İmparatorluğu, tasavvufu sadece dini bir öğreti olarak değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir güç olarak benimsemiştir. Babür hükümdarlarının tasavvufa verdikleri destek, imparatorluğun kültürel çeşitliliğini koruyarak, Hind alt kıtasındaki İslam kültürünün şekillenmesine katkı sağlamıştır. Ayrıca, Babürler’in tasavvufun sosyal ve kültürel etkilerinden yararlanarak, toplumsal barışı teşvik ettikleri görülmüştür.
Bu çalışma, Babür İmparatorluğu’nun tasavvuf ile olan ilişkisini ele alarak, bu konuyu daha önce detaylı bir şekilde incelemeyen literatürdeki boşluğu doldurmaktadır. Ayrıca, Babür hükümdarlarının tasavvufu nasıl teşvik ettiklerine dair özgün bir analiz sunmaktadır.
Bu araştırma, Babür İmparatorluğu’nun tasavvufla olan ilişkisini derinlemesine anlamak isteyen tarihçiler ve İslam araştırmacıları için önemli bir kaynak olacaktır. İlerleyen çalışmalar, Babürler’in tasavvufla olan ilişkisini daha fazla derinleştirerek, bu dönemin diğer kültürel ve dini hareketleriyle olan etkileşimini inceleyebilir.
This article examines the role of Mughal emperors in promoting Sufism and their contributions to the religious, social, and economic development of the Indian subcontinent during their nearly three-hundred-year reign from 1526 to 1857. The Mughal Empire, founded by Babur, a Turkic descendant from Central Asia, began in 1526 after defeating the Sultan of Delhi, Ibrahim Lodi, in the first Battle of Panipat. Babur laid the foundation, which was solidified during the reign of his grandson Akbar and expanded under Akbar’s great-grandson Aurangzeb. Under Aurangzeb’s reign, the Mughal Empire reached its most considerable territorial extent. However, by 1760, the empire’s control diminished to the areas around Old Delhi, and it was formally dissolved by the British following the Indian Rebellion of 1857. During Mughal rule, Sufi philosophy enriched Indian religious thought, characterised by tolerance and inclusivity. The Mughals were patrons of art and architecture, encouraging the development of paintings, literature, textiles, and architectural styles. They contributed to Muslims’ social, political, economic, and religious advancements. Several Sufis promoted Islam and socio-economic development during the Mughal era. After Panipat, Babur visited the tombs of Nizam-ud-Din Auliya and Khwaja Moin-ud-Din Chishti, and he was a follower of Khwaja Ubaidullah Ahrar of the Naqshbandi tariqa. Humayun received the Shattariyya Tariqa’s bay’ah from Syed Muhammad Ghaus. Imam Rabbani resisted Akbar’s new religious doctrine, ‘Dīn-i Ilāhī’, and eradicated it during Jahangir’s reign. Shah Jahan promoted Islam by building the Taj Mahal and the Jama Masjid in Delhi. Aurangzeb reformed mosques, khanqahs, and charitable institutions. Muhammad Shah supported Sufi activities. The last emperor, Bahadur Shah II, was a Sufi king and wrote several Sufi poems.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Sufism |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | April 29, 2025 |
Publication Date | April 30, 2025 |
Submission Date | November 9, 2024 |
Acceptance Date | March 13, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Issue: 53 |