Günümüzde kentler, artan nüfus ve yapılaşma yoğunlukları gibi nedenlerle pek çok krizle karşı karşıya kalmakta ve bu nedenle savunmasız hale gelmektedir. Özellikle afetler, kentler için büyük tehdit oluşturmakta ve kentsel sistemlerin kesintiye uğramasına sebep olarak ciddi zarar ve kayıplara yol açmaktadır. Bu savunmasızlıkların çözüm yollarından biri, son zamanlarda oldukça dikkat çekmeye başlayan dirençlilik kavramıdır. Dirençlilik, en genel anlamda, bir sistemin olumsuz etkilerden hızlı bir şekilde toparlanabilme kapasitesini ifade etmektedir. Dirençli kent ise kentsel sistemlerin krizler karşısında dayanabilme gücüne sahip olması ve sistemini hızlı bir şekilde eski haline getirerek sürdürülebilirliğini sağlayabilmesi anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, afete dirençli kentler afet öncesinde, sırasında ve sonrasında etkin müdahalelerde bulunabilecek kapasiteye sahiptir. 1990'lı yıllardan itibaren kent literatürüne kazandırılan bu kavram, afetlerin etkilerini en aza indirme amacıyla afete dirençli mekânsal planlamayı ön plana çıkarmıştır. Bu süreçte, afetlerin kentler üzerindeki yıkıcı etkilerini azaltmada ulaşım sistemlerinin büyük bir öneme sahip olduğu anlaşılmıştır. Afetlerin ulaşım ağları, sistemleri ve hizmetleri üzerindeki etkileri düşünüldüğünde, afete dirençli kent planlaması ve ulaşım planlaması sadece afet anını değil, olası bir afet öncesi hazırlık süreçlerini de kapsamaktadır. Aynı zamanda, afet sonrası toparlanma sürecini de içeren bu planlamalar, insanların güvenli tahliyesini ve malzeme teminini destekleyerek, kentlerin daha az hasar görmesi, mobilitenin ve erişilebilirliğin devamlılığı açısından kritik bir rol oynamaktadır. Bu çalışma, kentlerin bu tür krizlere karşı nasıl daha dirençli hale getirilebileceğini incelemekte ve özellikle afet yönetimi ile ulaşım planlamasının kentsel dirençliliğin artırılmasındaki rolünü değerlendirmektedir. Çalışma kapsamında, öncelikle dirençli kent kavramı, kentleri dirençli kılan özellikler ve afetlerin mekânsal planlama üzerindeki etkileri ele alınmış; afete dirençli mekânsal planlamanın kavramsal çerçevesi genel hatlarıyla açıklanmıştır. Ardından, ulaşım planlaması ve önemi tartışılarak, kentsel alanlarda afetlere karşı dirençli bir ulaşım sistemi oluşturmak için kullanılabilecek stratejiler değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonucunda ise dirençli kentlerde ulaşım planlamasının afetlere karşı dayanıklılığı artırmak ve toplum güvenliğini sağlamak için önemli bir faktör olduğu tespit edilmiştir.
Today, cities face multiple crises due to increasing population and construction densities, making them vulnerable. Disasters, pose significant threats to urban areas by disrupting systems and causing serious damage and losses. The concept of resilience has recently gained considerable attention as a solution to these vulnerabilities. In its most general sense, resilience refers to the capacity of a system to quickly recover from adverse effects. A resilient city means that its urban systems have the strength to withstand crises and can rapidly restore themselves to ensure sustainability. Therefore, disaster-resilient cities have the capacity to effectively intervene before, during, and after disasters. Introduced into urban literature since the 1990s, this concept has highlighted disaster-resilient spatial planning to minimize the impacts of disasters. During this process, it has been understood that transportation systems play a significant role in mitigating the destructive effects of disasters on cities. Considering the impacts of disasters on transportation networks, systems, and services, disaster-resilient urban and transportation planning encompass not only the moments during disasters but also the preparation processes before potential disasters. Additionally, these plans, which include the recovery process after disasters, are critical in ensuring the safe evacuation of people and the supply of materials, supporting the continuity of mobility and accessibility, and while reducing damage to cities. This study examines how cities can become more resilient to crises and evaluates the role of disaster management and transportation planning in enhancing urban resilience. Within the scope of the study, the concept of resilient, its features, and the impacts of disasters on spatial planning are first addressed. The conceptual framework for disaster-resilient spatial planning is broadly explained. Subsequently, the importance of transportation planning is discussed, and strategies to create a disaster-resilient transportation system in urban areas are evaluated. In conclusion, the study finds that transportation planning in resilient cities is crucial for increasing resilience to disasters and ensuring public safety.
Resilient Cities Disaster-Resistant Spatial Planning Transportation Planning Disaster Management
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Natural Hazards |
Journal Section | Reviews |
Authors | |
Early Pub Date | January 25, 2025 |
Publication Date | January 27, 2025 |
Submission Date | July 16, 2024 |
Acceptance Date | December 28, 2024 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 11 Issue: 1 |
This journal is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.