Masallar, ilk bakışta çocuklara hitap eden anlatılar gibi görünse de derinlemesine incelendiğinde bireyin iç dünyasını, bilinç dışı süreçlerini ve psikolojik gelişimini yansıtan zengin sembollerle örülü anlatılardır. Masallarda yer alan karakterler, olay örgüleri ve mekânlar; bilinç dışındaki arzuları, içsel çatışmaları, kimlik arayışını ve ruhsal dönüşüm süreçlerini simgesel biçimde yansıtır. Bu yönüyle masallar yalnızca kültürel değerlerin değil, aynı zamanda bireysel ve evrensel psikolojik yapıların da taşıyıcısıdır. Özellikle psikanalitik kuramlar çerçevesinde ele alındığında, masalların çocukluk deneyimlerinin, bilinç dışı süreçlerin ve benlik gelişiminin izlerini taşıdığı açıkça görülmektedir. Dolayısıyla masallar hem bireysel psikolojiyi hem de kolektif bilinç dışı arketiplerini yansıtan önemli metinler olarak değerlendirilebilir. Bu çalışma, “Tın Tın Eden Kabacığım” adlı masalı psikanalitik kuramlar çerçevesinde inceleyerek, masalda yer alan karakterlerin ve olayların bireyin içsel dünyasını nasıl yansıttığını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Sigmund Freud’un psikanalitik yaklaşımı ile Carl Gustav Jung’un analitik psikolojisi doğrultusunda yapılan çözümlemelerde, masalın sembollerle yüklü yapısı üzerinden bilinç dışı dürtüler, bastırılmış arzular, gölge arketipi, anima-animus ve bireyleşme süreci gibi kavramlar ele alınmıştır. Masaldaki terk edilme, dönüşüm, tehdit ve kurtuluş gibi temalar, bireyin içsel çatışmalarını ve ruhsal gelişimini simgeleyen sembolik unsurlar olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda çalışma, masalın yalnızca kültürel değil, aynı zamanda psikodinamik derinliğini de ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Masalda çocukların ormana bırakılması, anne ve baba figürleriyle yaşanan çatışmalar, tehditkâr dev karakteri ve şefkatli dev anası gibi unsurlar, Freud’un id, ego ve süperego yapısıyla ilişkili olarak yorumlanırken; Jung’un yaklaşımı ise bu unsurları kolektif bilinç dışının arketipleri bağlamında çözümlemektedir. Sihirli nesneler, dönüşüm anları ve kahramanın sınavları, bireyin psikolojik gelişim sürecindeki engellerin metaforu olarak değerlendirilmiştir. Özellikle kız kahramanın bireyselleşme yolculuğunun, hem bilinç dışıyla yüzleşmeyi hem de içsel dönüşümü simgelediği tespit edilmiştir. Her ne kadar masallar çoğunlukla çocuklara yönelik basit ve masum anlatılar olarak değerlendirilse de, Freud ve Jung’un kuramsal çerçeveleriyle yapılan bu çalışma, masalların aslında bilinçdışı çatışmaları, psikolojik gelişim süreçlerini ve ruhsal dönüşümleri yansıtan simgesel metinler olduğunu ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, masalın hem bireysel hem de evrensel düzeyde insan ruhunun yapılarını ve gelişim süreçlerini yansıttığı, bu yönüyle psikanalitik okumalara zengin bir kaynak sunduğu görülmektedir.
Although fairy tales may initially appear to be simple narratives aimed at children, a deeper analysis reveals that they are rich in symbols that reflect the inner world, unconscious processes, and psychological development of the individual. Characters, plot structures, and settings in fairy tales symbolically represent unconscious desires, internal conflicts, identity quests, and processes of psychological transformation. In this sense, fairy tales serve not only as carriers of cultural values but also as representations of both individual and universal psychological structures. When approached through psychoanalytic theories, it becomes evident that fairy tales carry traces of childhood experiences, unconscious dynamics, and the development of the self. This study aims to examine the fairy tale “Tın Tın Eden Kabacığım” through the lens of psychoanalytic theory, uncovering how its characters and events reflect the protagonist’s inner world. Drawing on Sigmund Freud’s psychoanalytic perspective and Carl Gustav Jung’s analytical psychology, the analysis addresses key concepts such as unconscious drives, repressed desires, the shadow archetype, anima-animus dynamics, and the process of individuation within the symbolic structure of the tale. Themes such as abandonment, transformation, threat, and salvation are interpreted as symbolic expressions of internal conflicts and psychological development. In this context, the study seeks to reveal not only the cultural but also the psychodynamic depth of the narrative. Elements such as the children's abandonment in the forest, conflicts with parental figures, the threatening presence of the ogre, and the nurturing role of the ogre’s wife are analyzed in relation to Freud’s structural model of the psyche (id, ego, superego), while Jung’s interpretation contextualizes these figures within the framework of collective unconscious archetypes. Magical objects, moments of transformation, and the hero's trials have been interpreted as metaphors for the obstacles encountered in the process of psychological development. It has been determined that the individuation journey of the female protagonist symbolizes both a confrontation with the unconscious and an inner transformation. Although fairy tales are often considered simple and innocent narratives intended for children, this study, grounded in the theoretical frameworks of Freud and Jung, reveals that they are in fact symbolic texts reflecting unconscious conflicts, psychological development, and psychological transformations. In conclusion, the tale reflects the structures and developmental processes of the human psyche on both individual and universal levels, offering a rich source for psychoanalytic interpretation.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Children's Literature, Turkish Folklore in the Türkiye Field |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 24, 2025 |
Publication Date | June 26, 2025 |
Submission Date | May 14, 2025 |
Acceptance Date | June 11, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 8 Issue: 2 |