Geleneksel batı masalları, çağlar boyunca ataerkil ideolojinin devam etmesinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu çalışma, kadın başkahramanlar etrafında dönen iki seçilmiş çocuk romanı olan, Frances Hodgson Burnett’in Küçük Prenses (1905) ve Roald Dahl’ın Matilda (1988) adlı eserlerinin, peri masalı çerçevesinden yararlandığını savunmaktadır. Ancak, yıllar içinde gelişen sosyo-kültürel değişikliklere bağlı olarak masal öğelerini farklı şekillerde kullandıklarını da savunmaktadır. Bu nedenle, çalışma bu romanların karakter özellikleri, motifler ve olay örgüsünün belirlenmesi yoluyla klasik masal geleneğini ne ölçüde sürdürdüğünü veya bozduğunu tartışmaktadır. Bu amaçla, romanları incelemek için feminist bir yaklaşım, özellikle kesişimsel feminizm kullanılmıştır. Kimberlé Crenshaw (1989) tarafından ortaya atılan “kesişimsellik” terimi; ırk, cinsellik ve sosyoekonomik statü gibi birçok başka faktörlerin beraberinde cinsiyet rollerinin kadınların ikincil konuma itilmesine yol açtığı fikrini ileri sürmektedir. Seçilen romanlara yönelik kesişimsel feminist yaklaşım; karakter oluşumunun, motiflerin ve olay örgüsünün kullanımının çocuk romanlarında farklılaştığını, İngiliz toplumundaki zaman içinde güç dinamiklerindeki değişim nedeniyle klasik batı masal geleneğini bozduğunu ve kadın kahramanların toplumsal kimliklerini bütünleştirici bir bakış açısıyla etkilediğini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, bu çalışma, Burnett’in Küçük Prenses ve Dahl’ın Matilda romanlarının karşılaştırmalı bir kesişimsel feminist okuması aracılığıyla toplumsal cinsiyet meselelerine yönelik yaklaşımlardaki değişimleri ve zaman içinde masal motiflerinin evrimini ortaya koyarak literatüre katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
Traditional western fairy tales have a significant impact on the perpetuation of patriarchal ideology throughout the ages. This study argues that two selected children's novels revolving around female protagonists, Frances Hodgson Burnett’s The Little Princess (1905) and Roald Dahl’s Matilda (1988), draw on the fairy tale framework. However, it also asserts that they use fairy tale elements in different ways, depending on the socio-cultural changes that have developed over the years. Therefore, the study discusses to what extent these novels continue or subvert the classical fairy tale tradition through the identification of character traits, motifs and plot. For this purpose, a feminist approach, particularly intersectional feminism, is employed to study the novels. The term “intersectionality,” coined by Kimberlé Crenshaw (1989) proposes the notion that gender roles, accompanied by many other factors such as race, sexuality and socio-economic status result in the subordination of women. The intersectional feminist approach to the selected novels reveals that character formation, motifs and the use of plot differ in children's novels, breaking the classical western fairy tale tradition because of the alteration in power dynamics in the British society in time, influencing the female protagonists’ social identities within an integrative perspective. In this context, this study intends to contribute to the literature by revealing the changes in approaches to gender issues and the evolution of fairy tale motifs over time through a comparative intersectional feminist reading of Burnett’s The Little Princess and Dahl’s Matilda.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Literature Sociology |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | July 7, 2025 |
Publication Date | |
Submission Date | February 1, 2025 |
Acceptance Date | March 16, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Issue: 16 |
This work licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.
Please click here to contact the publisher.