The procedure of subjecting public officials to a special trial procedure in the Turkish Criminal Law, which was continued with the regulations that started with the Tanzimat period and later with the Law on the Trial of Civil Servants dated 1913, was continued with the Law On The Trial Of Civil Servants And Other Public Officials No. 4483 dated 1999. Considerations such as the preservation of administrative independence, the proper conduct of State affairs, the necessity of specialization in identifying civil servant crimes, and the need to ensure professional autonomy were influential in the establishment of this judicial procedure.
The criminal investigator assigned in criminal investigations under Article 53/c of Law No. 2547 has the general investigative authority of a prosecutor under Law No. 5271. Therefore, for cases where law enforcement intervention is required and in cases where the order of the criminal court of peace is required, they should be able to do so through the Chief Public Prosecutor's Office in the location where they are stationed. Failure to do so will impede the collection and preservation of evidence, the primary purpose of a criminal investigation, and this deficiency will have a negative impact on the prosecution process.
The effective enforcement of criminal investigations under Article 53/c of Law No. 2547, a special judicial procedure, is not possible with the current version of the Law. The fundamental solution to this problem is to include the criminal investigation of higher education personnel within the scope of Law No. 4483 or to abolish this special trial procedure. This is because a criminal investigation must be conducted by a public prosecutor.
Tanzimat dönemi ile başlayan düzenlemelerle ve bilahare 1913 tarihli Memurin Muhakematı Hakkında Kanun ile devam ettirilen Türk Ceza Hukukunda kamu görevlilerinin özel bir yargılama usulüne tabi olması usulü, 1999 tarihli 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun ile sürdürülmüştür. Benzer şekilde günümüzde, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile yükseköğretim personellerinin ceza işleri, özel bir yargılama usulüne bağlanmıştır. Bu yargılama usulünün ihdasında, idari bağımsızlığın korunması, devlet işlerinin selametle yürütülmesi, memur suçlarının anlaşılmasının ihtisas gerektirmesi ve bilimsel özerkliğin sağlanması düşünceleri etkili olmuştur.
2547 sayılı Kanunun 53/c. maddesi kapsamında yürütülen ceza soruşturmalarında görevlendirilen ceza soruşturmacısı, 5271 sayılı Kanun kapsamında bir savcının genel soruşturma yetkisine sahiptir. Dolayısıyla kolluk marifeti gereken hallerde ve sulh ceza hâkiminin kararı gereken işlerde bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile bunları yapabilmelidir. Aksi takdirde bir ceza soruşturmasının temel gayesi olan delil toplanması ve muhafaza edilmesi gerçekleşemeyecek ve bu eksiklik kovuşturma sürecine olumsuz etki edecektir.
Özel yargılama usulü olarak düzenlenen 2547 sayılı Kanunun 53/c. maddesi kapsamında yürütülecek ceza soruşturmalarının etkin bir şekilde yapılabilmesi Kanunun bu haliyle mümkün gözükmemektedir. Bunun sağlanması için hukuki güvenlik ilkesi gözetilerek yapılması gereken en temel çözüm, yükseköğretim personelinin ceza soruşturmasının 4483 sayılı Kanun kapsamına dâhil edilmesi veya bu özel yargılama usulünün kaldırılmasıdır. Çünkü bir ceza soruşturmasının yapılması, mutlaka bir cumhuriyet savcısı marifetiyle olmalıdır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Criminal Law, Administrative Law, Privacy and Data Rights |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | April 26, 2025 |
Publication Date | |
Submission Date | March 3, 2025 |
Acceptance Date | April 9, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 5 Issue: 1 |
This work is licensed under Attribution-NonCommercial 4.0 International