Although "stimulus deficiency" is not a defined diagnosis in diagnostic classification systems, children with autism-related symptoms (e.g. delayed language development, difficulties in social interaction) may be diagnosed with "stimulus deficiency" in Türkiye. In the international literature, the term "stimulus deficiency" is not mentioned as a developmental diagnosis/phenomenon. Instead, it is used as a developmental risk factor, mostly in earlier publications. On the contrary, a national literature review shows that "stimulus deficiency" is used as a diagnosis in different contexts. In these publications, the condition of "stimulus deficiency" is not described in detail, the descriptions vary considerably, and the distinction from autism and language development difficulties is not adequately made. These publications mention the possible etiology of this clinical condition as inadequate social interaction with the child and intensive screen viewing. However, there are no studies in the literature to clarify the etiology of this condition. Thus, the etiology mentioned is an expert opinion rather than evidence-based data. It was noted in national literature that children on the autistic spectrum may be diagnosed with "stimulus deficiency" instead of autism, to give parents a "milder" explanation. This situation, which may violate the physician's ethical obligation to tell the truth, may result in delay or failure to provide early intervention, which is the most effective treatment for autism, failure to provide social and financial entitlements, disruption of follow-up, and failure to manage co-morbidities that may manifest with increasing age.
“Uyaran eksikliği” tanısal sınıflandırma sistemlerinde tanımlanmış bir tanı olmamakla birlikte, Türkiye'de otizm ile ilişkili semptomları (örneğin gecikmiş dil gelişimi, sosyal etkileşimde zorluklar) olan çocuklara tanı olarak verilebilmektedir. Uluslararası alanyazında “uyaran eksikliği” terimi gelişimsel bir tanı/fenomen olarak yer almamaktadır. Bunun yerine, bu terim çoğunluğu daha eski olan yayınlarda, gelişimi olumsuz etkileyebilecek bir etmen olarak kullanılmaktadır. Ulusal alanyazında ise “uyaran eksikliği” bir tanı olarak kullanıldığı yayınlar bulunmaktadır. Bu yayınlarda, “uyaran eksikliği”nin ayrıntılı olarak tanımlanmadığı, tanımların önemli ölçüde farklılık gösterdiği ve “uyaran eksikliği” olarak ifade edilen klinik tablonun otizm spektrum bozukluğu ve dil gelişimi zorluklarından ayrımının yeterince yapılmadığı görülmektedir. Bu yayınların bir kısmında bu klinik durumun olası etiyolojisi, çocukla yetersiz sosyal etkileşim ve yoğun ekran izleme olarak belirtilmektedir. Ancak literatürde “uyaran eksikliği” olarak tarif edilen klinik tablonun etiyolojisini araştıran herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Dolayısıyla, bu klinik tablonun öngörülen etiyolojisinin kanıta dayalı verilerden çok, uzman görüşüne dayandığı ifade edilebilir. Ulusal alanyazında otizm spektrumundaki çocuklara, tanıyı hafifletmek amacıyla otizm yerine "uyaran eksikliği" tanısı konulabildiği bildirilmiştir. Hekimin doğruyu söyleme etik yükümlülüğünü ihlal edebilecek bu durum, otizmin bilinen en etkili tedavisi olan erken girişimin gecikmesine veya sağlanamamasına, sosyal ve mali hakların sağlanamamasına, takibin aksamasına ve ilerleyen yaşla birlikte ortaya çıkabilecek eş tanıların iyi yönetilememesine neden olabilir.
Dr. Sıdıka Canan Atasoy ve Dr. Zeliha Yangınlar Brohi’ye derleme metnini değerlendirdikleri ve değerli katkılar yaptıkları için içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Paediatrics (Other) |
Journal Section | DERLEME |
Authors | |
Publication Date | June 18, 2025 |
Submission Date | February 21, 2025 |
Acceptance Date | March 26, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 47 Issue: 4 |