İçinde varoluşumuzu yaşayarak inşa ettiğimiz bu dünyada tüm canlılarla, özellikle de ‘hayvanlarla’, ‘taşlarla’, ‘ormanlarla’, muhtemelen ağaçla ilişkimizi belirleyen bir dünya tanımına sahip miyiz? Dünya nedir? soruna verdiğimiz karşılık, dinsel temelli bir tasavvura dayanıyorsa, bu tasavvur sadece tanrı-doğa-insan ilişkisine göre belirlenmiş bir karşılık mıdır? Şayet böyle bir tanım mevcutsa, ‘aç bırakarak’ ve ‘şiddet uygulayarak’ ölüme terk edilen hayvanlara karşı ilgisiz ve rahmetten yoksun tavrımızın nedeni nedir?
Bu çalışma, bir dünya inşa etme çabası içinde olmanın arkasında yer alan dünya kavrayışını tartışmak istemektedir. Örnek olması açısından Hedegger’in (ö. 1976) Metafiziğin Temel Kavramları adlı derslerinden hareketle, önce dünya nedir? sorusuna kısa bir bakış sergileyecek, akabinde bu sorunun karşılığı İslam düşünce geleneğinden İbn Arabi (ö. 1240), Sadi Şirazi (ö. 1292), Yunus Emre (ö. 1320), M. İkbal (ö. 1938) gibi bazı isimlere referansla özet halinde aranacaktır. Bu dünya nedir? sorusunun önemi, yaşadığımız şimdilerde doğa ve içindekilerle olan ilişkilerimizi belirleyen ilkenin neliği üzerine kısa bir değerlendirme yapmamızla ilgilidir. Sorun her ne kadar hayvanlara “hayvanca” yaklaşımımız olarak belirlense de asıl sorunun insan sorunu olduğuna dikkat çekmektir. Bu çalışmanın ana temasına göre, evren içindeki her bir varlığıyla canlıdır. Bu canlılık ilkesi her bir varlığın ve gerçeklik olarak her bir şeyin birbiriyle olan bağlantısallığını öne çıkarmaktadır. Evrenin canlı olduğu ilkesi bir “akademik” iddia ya da “çıkarım” değil, Tanrı’nın evrendeki yaşam ilkesine dayalı kabuldür. Amacımız sorular sormak, sorular üzerinden yeni sorulara yakınlık oluşturmaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Ethics |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | December 31, 2024 |
Publication Date | |
Submission Date | November 20, 2024 |
Acceptance Date | December 6, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 43 |