Sosyal anksiyete bozukluğu; bireylerin sosyal durumlar karşısında aşırı kaygı duymaları, olumsuz değerlendirilme veya alay edilme korkusu ile karakterize, genellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerinde başlayan bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu araştırma, sosyal anksiyete belirtileri gösteren üniversite öğrencileri (N=26) üzerinde, dört seanslık sanal gerçeklikle maruz bırakma tekniği (n=14) ile tek seanslık bilişsel davranışçı terapi temelli psikoeğitimin (n=12) etkinliklerinin karşılaştırmalı olarak değerlendirildiği bir çalışmadır. Araştırmanın ölçüm araçları olarak, sosyal anksiyete düzeyleri Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeği ve genel anksiyete belirtileri Beck Anksiyete Envanteri kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmanın sonuçları, sanal gerçeklikle maruz bırakma müdahalesinin, sosyal kaygı düzeylerinde, psikoeğitim uygulanan gruba göre anlamlı bir azalma sağladığını (t: 3.537, p<.01) ve bu azalmanın müdahale sonrasında da sürdürülebildiğini (W: 67.000, p>.05) ortaya koymuştur. Öte yandan, bilişsel davranışçı terapi temelli psikoeğitimin genel anksiyete düzeyleri üzerinde, sanal gerçeklikle maruz bırakma uygulamasına kıyasla anlamlı olumlu etkiler sergilediği gözlemlenmiştir (t: 3.181, p<.05). Bu bulgular, sosyal kaygı belirtilerinin yönetiminde sanal gerçeklikle maruz bırakmanın önemli bir müdahale olduğunu vurgularken, bilişsel yapılandırmaya dair bilgilendirmeler içeren psikoeğitimin genel kaygı düzeylerinin azaltılmasında etkili bir araç olabileceğini göstermektedir. Sonuç olarak; bu çalışma, sosyal anksiyete bozukluğu tedavisinde -etkili olduğu geçmiş araştırmalarla kanıtlanmış- maruz bırakma tekniğinin, sanal gerçeklik teknolojileri kullanılarak uygulanmasının da etkili birer müdahale yöntemi olarak değerlendirilebileceğini göstermektedir. Bu çalışmanın bulguları, sosyal kaygı belirtilerinin azaltılmasında kombine müdahale yaklaşımlarının etkili olabileceğine dair kanıtlar sunmakta ve sanal gerçeklikle maruz bırakmanın, özellikle sosyal anksiyete üzerindeki etkilerini maksimize etmek için bilişsel müdahalelerle birleştirilmesinin bu etkililiği daha da artırabileceğini ortaya koymaktadır. Bu sonuçlar, gelecekteki araştırmalarda daha geniş katılımcı gruplarıyla ve uzun vadeli etkilerin incelenmesiyle desteklenebilir.
Social anxiety disorder is characterized by individuals experiencing excessive anxiety in social situations, fearing negative evaluation or ridicule, typically commencing during childhood and adolescence. This study evaluates the comparative effectiveness of a four-session virtual reality exposure technique (n=14) versus a single-session cognitive-behavioral therapy (CBT)-based psychoeducation (n=12) on university students displaying symptoms of social anxiety (N=26). The Liebowitz Social Anxiety Scale and the Beck Anxiety Inventory were employed to assess levels of social anxiety and general anxiety symptoms, respectively. Results indicate that the virtual reality exposure intervention significantly reduced levels of social anxiety compared to the psychoeducation group (t: 3.537, p<.01), with these gains being maintained post-intervention (W: 67.000, p>.05). Conversely, CBT-based psychoeducation showed significantly positive effects on general anxiety levels compared to the virtual reality exposure application (t: 3.181, p<.05). These findings highlight the importance of virtual reality exposure as an intervention in the management of social anxiety symptoms, while also suggesting that psychoeducation, which includes information on cognitive restructuring, can be an effective tool in reducing general anxiety levels. In conclusion, this study supports the potential of exposure techniques, previously validated by research, to be effectively implemented using virtual reality technologies as intervention methods in the treatment of social anxiety disorder. It provides evidence that combined intervention approaches may be effective in reducing symptoms of social anxiety and suggests that integrating cognitive interventions with virtual reality exposure could further enhance their effectiveness, particularly on social anxiety. These outcomes encourage further research with broader participant groups and the exploration of long-term effects.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Clinical Psychology |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | April 26, 2025 |
Submission Date | June 13, 2024 |
Acceptance Date | July 5, 2024 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 4 Issue: 2 |