“Arap Baharı” olgusuyla kavramsallaştırılan Arap halklarının rejimlerle çatışmaları, özgürlük ve ekonomik refah adına değişim isteğiyle başlamıştır. Arap Baharı en yıkıcı etkisini devrimci-cumhuriyetçi ülkelerde göstermiştir. Tunus ve Mısır’da kısa süren Arap Baharı, iç dinamiklerin gücü oranında şekillenmiştir. Libya ve Suriye’de Arap Baharı süreci uzadıkça bölgesel ve küresel güçleri içine çekmiştir. Halk ile rejim arasında cereyan eden çatışmaların güvenlik ve insani boyutu Türkiye’yi sürecin içine çekerken, İran’ın mezhepsel yayılmacılığına da yeni bir kapı açmıştır. Bu bağlamda, farklı nedenlerle Arap Baharı sürecine müdahil olan Türkiye ile İran’ın bu dış politika açılımları Arap basınına nasıl yansıdığı sorusunu akla getirmiştir. Makalede Arap basını örneklemlerinden çıkarılan verilere içerik analizi (İA) ve söylem analizi (SA) uygulanarak karma bir yöntem kullanılmıştır. Analiz birimi olarak da gazetelerin haber çerçevelemeleri yerine, köşe yazıları tercih edilmiştir. Arap Baharı’na yönelik Türk-İran dış politika açılımlarının ağırlıklı olarak milliyetçi ve İslamcı yazarlar tarafından köşe yazılarına taşındığı tespit edilmiştir. Milliyetçi söylemi‘ne Türk Sultanı ne İran Mollası’ şeklinde özetlemek mümkündür. İslamcı yazarların bu konuda ses tonları çok daha düşüktür. Türk siyasal İslam modelini şartlı olarak kabul eden İslamcılar, İran’ın mezhep eksenli modeli ve yayılmacılığının Sünni bir ittifakla durdurulmasını önermektedir.
Yok
Yok
Conflicts between Arab regimes and peoples, conceptualized as a “spring” phenomenon, started with the demand for change in the name of freedoms and economic prosperity. The Arab Spring showed its most devastating effects in revolutionary-republican countries. It continued for a short time in Tunisia and Egypt, and was shaped according to internal power dynamics. The long-lasting spring in Libya and Syria has drawn regional and global powers into the process. While the people-regime conflicts’ security and humanitarian dimensions pulled Turkey into the process, it opened a new door for Iran’s sectarian expansionism. Thus, the question that comes to mind is how these foreign policy initiatives of Turkey and Iran, which were involved in the spring process for different reasons, were perceived in the Arab press. In this article, multiple methods are used as content analysis (CA) and discourse analysis (DA) have been applied on the data extracted from the samples of Arab newspapers. As analysis units, columns have been chosen over framed news from the newspapers. Mainly nationalist and Islamist columnists have covered Turkish-Iranian foreign policy initiatives regarding the Arab Spring. The nationalist discourse is expressed as ‘neither the Turkish Sultan nor the Iranian Mullah.’ The tone of Islamist columnists on the issue is much lower. While conditionally accepting the Turkish model of political Islam, Islamists have suggested that a Sunni alliance must stop Iran’s sectarian expansionism.
Arab Press Turkish-Iranian Foreign Policies Arab Spring Content Analysis Discourse Analysis
Yok
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Regional Studies |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Project Number | Yok |
Publication Date | June 29, 2022 |
Acceptance Date | May 27, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 9 Issue: 1 |
The published articles in TJMES are licensed under a
Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License