The ontological connection between space and human beings is as old as human history. The concept of space, which appears as a place where human beings position their existence and feel safe, is one of the basic phenomena that establishes the inner integrity of the person in ontological terms. In this context, space, beyond its physical appearance, gains an important character in human perception and understanding of the world and in finding a place for oneself. As such, space often comes to the fore in literary texts as an element that reflects the inner worlds of characters. Hotels, as symbolic places of modern times, play an important role in analyzing the inner worlds of the characters as places that signify the loneliness and homelessness of human beings. As a concept describing helplessly accepted suffering, pathetic describes the grief experienced when the individual submits to his or her fate. When this grief is dealt with in a way that overlaps with the space in which human beings live, a perceptual attitude towards the space develops. In this context, Ayfer Tunç's novel Dünya Ağrısı and Necip Fazıl Kısakürek’s poem Otel Odaları intersect both in terms of the space they choose and the pathetic emotion they deal with. Tunç reveals the pathetic emotion in his protagonist, whom he places in a tense father-son relationship, while imprisoning him in a hotel. Necip Fazıl, on the other hand, allows us to approach the space from the same perceptual place with his poem that advises us to approach the homeless and lonely inhabitants of hotel rooms with a pathetic feeling. In the end, the pathetic emotion that intersects a novel character and a poetic subject is noteworthy in terms of showing the alienation that modern man experiences with his loneliness and its spillover into space.
Ethics committee approval is not required.
Mekân ve insan arasındaki ontolojik bağ insanlık tarihi kadar eskiye dayanır. İnsanoğlunun varlığını konumlandırdığı ve kendisini güvende hissettiği bir mahal olarak değer kazanan mekân tasavvuru kişinin ontolojik bakımdan içsel bütünlüğünü kuran temel fenomenlerden biridir. Bu bağlamda mekân, fiziksel görünümü ötesinde insanın dünyayı algılamasında, kavramasında ve kendisine bir yer edinmesinde önemli bir mahiyet kazanır. İdrak edilen zamanın bir yansıması olarak muhayyilenin yarattığı mekân algısı tür fark etmeksizin edebî metinlerde karakterin iç âlemi ile irtibatlandırılır. Hâl böyle olunca da edebî metinlerde sıklıkla karakterlerin iç dünyasını yansıtan bir unsur olarak mekân ön plana çıkar. Neticede modern insanın mekânla kurduğu ünsiyet haletiruhiyesinin bir tezahürüdür ve bu hâl metne de yansır. Modern zamanların simgeleşen mekânları olarak oteller de insanoğlunun yalnızlığını ve yersiz yurtsuzluğunu imleyen yerler olarak karakterlerin iç dünyalarının çözümlenmesinde önemli bir rol oynar. Çaresizce kabul edilmiş acıyı tanımlayan bir kavram olarak patetik ise bireyin kaderine boyun eğmesiyle yaşanan kederi anlatır. Bu keder insanoğlunun içinde bulunduğu mekânla örtüşecek bir şekilde ele alındığında mekâna dair de algısal bir tutum gelişir. Bu bağlamda Ayfer Tunç’un Dünya Ağrısı romanı ile Necip Fazıl Kısakürek’in Otel Odaları şiiri gerek seçtikleri mekân bağlamında gerekse de işledikleri patetik duygu noktasında kesişirler. Tunç, gerilimli bir baba-oğul ilişkisi içerisine yerleştirdiği başkarakterini bir otel içerisine hapsederken ondaki patetik duyguyu açığa çıkarır. Necip Fazıl ise otel odalarının yersiz yurtsuz yalnız sakinlerine patetik bir duyguyla yaklaşmamızı salık veren şiiriyle mekâna aynı algısal yerden yaklaşmaya olanak tanır. Nihayetinde, bir roman karakteriyle şiirsel bir özneyi kesiştiren patetik duygu modern insanın yalnızlaşmasıyla beraber yaşadığı yabancılaşmanın mekâna sirayet eden yönünü göstermesi açısından dikkate değerdir.
Etik kurul onay belgesi gerektirmemektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Turkish Language and Literature (Other) |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | May 15, 2025 |
Submission Date | October 9, 2024 |
Acceptance Date | April 18, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License