Türkiye’de orman tanımı, sahip ve
sınırlarının tespiti ile sürekliliğinin sağlanmasında önemli yol kat edilmiş
olmasına rağmen bu konularda halen sorunlar yaşanmaktadır. Sosyal değişimler ve
teknolojik gelişmelerin de etkisiyle, ülke orman varlığında artışlar yaşansa da
yasa değişiklikleri ve yönetsel kararlarla orman ağaçları ile kaplı geniş
araziler orman sayılmamaktadır. Bu yaklaşım önemli miktarda orman alanının
yasal koruma dışında kalmasına sebep olmaktadır. Yaşanan bu sorunun boyutu ortaya koymak ve
çözüm önerileri geliştirmek üzere Gölcük Orman İşletme Şefliği örnek alan
olarak seçilmiştir. Seçilen alanda, farklı zamanlardaki orman amenajman planı
verileri ile arazi kadastrosu sonucu belirlenmiş orman varlığı arasındaki
farklılıklar, konum ve büyüklük olarak irdelenmiştir. Ulaşılan sonuçlara göre,
1972 ile 2015 yılı arasında orman ağaçları ile kaplı alan %20 civarında
artmıştır. Ancak, arazi kadastrosu sonuçlarına bakıldığında, orman varlığındaki
artışın sadece % 20’si miktarında alanın orman varlığına dahil edildiği tespit
edilmiştir. Evvelinden beri orman olan veya üzerinde sonradan orman örtüsü oluşan
toplam 904,5 hektar arazinin ise kadastro uygulaması sonucunda orman
sayılmadığı görülmektedir. Bilimsel ölçütlere göre orman vasfı taşıyan
arazilerin orman dışında bırakılmasın en önemli sebebi, çok sınırlı haller
dışında özel orman mülkiyetine izin vermeyen mevzuattır. Yapılası gereken,
evvelinden beri devlete ait olan ormanların dışında kalan, tapulu arazilerde
var olan veya sonradan oluşan ormanların mülkiyetine müdahale edilmemesidir. Bu
yerler orman sayılmalı, sürekliliği güvenceye alınmalı, sahiplerinin
faydalanması için ormancılık teşkilatı yerel çalışanlarının yapacağı faydalanma
düzenlemesi ve kontrolü yeterli görülmelidir.
There
are still problems in the definition of forest and forest ownership issues in
Turkey. Due to socio-cultural changes and economic developments, although there
is an increase in the forest assets of the country, large areas covered with
forest trees are classified as non-forest areas through changes in laws and
administrative decisions. While forested land area is on the increase thanks to
the developments in technology and better socio-economic life standards, some
forested areas have been registered as non-forest areas through changes of laws
and administrative decisions. This approach causes a significant amount of
forest area to be excluded from legal protection. A pilot area, Gölcük State
forest sub district, was selected to evaluate the magnitude of the problem and
formulate suggestions. In the study area, forestland area change was determined
using forest management plans and land cadaster records. According to forest
management plans irrespective of land cadaster, total land area covered with
forest trees increased by 20% between 1972 and 2015. However, according to the
forest management plans developed based on land cadaster, the increase in total
registered forestland was only 4%. It was observed that a total of 904.5
hectares of land, which had previously been forested or later covered with
forest cover, were not considered forest by the cadastral applications and,
thus, not included in forest management plans. One of the most important
reasons for exclusion of areas from areas that are considered forest from a
scientific stand point is the legislation that does not allow private forest
ownership except in very limited circumstances. What should be done is not to
interfere with the privately owned forested lands that were outside the forests
belonging to the state, or that were subsequently formed. These places should
be considered as forests and their sustainability should be ensured.
Utilization regulation and control by the local forest administration should be
considered sufficient for the utilization of the land by their owners.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Orman Endüstri Mühendisliği |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2019 |
Kabul Tarihi | 1 Ekim 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 20 Sayı: 2 |