Mahmut Refi Cevad Ulunay, who is primarily known as a journalist and critic, generally had his literary side in the background. The author has six novels. Bir Başka Âlem, published by Ulunay in 1964, is one of them. In the novel Bir Başka Âlem, the protagonist Murat participated in World War I and was captured as a prisoner. Exiled to India by the British, Murat decides to travel around India instead of returning to Istanbul immediately after being released. Known as a 'mystical man,' people introduces him to various sheikhs. Murat becomes a disciple of a sheikh named Zindabad in India. Sheikh Zindabad is a recluse, but he emphasizes that Murat should return to social life and that his spiritual maturation will be achieved through fulfilling his duties to society. Upon this, Murat returns to Istanbul. He meets a merchant named Hacı Gaffar in Istanbul and learns that they are both devoted to the same sheikh. With Hacı Gaffar’s help, Murat establishes a farm and lives there for years. When he receives an invitation from his sheikh, he leaves everything behind and sets off on the road once again. In the novel, many aspects of Sufism are discussed in Murat’s dialogues with Sheikh Zindabad and Hacı Gaffar. Mevlevi Sufism is not explicitly mentioned, and Mevlânâ Jalaluddin Rumi’s name is referenced only once; however, both the structure of the novel and the ideas expressed in it indicate that the Sufi perspective presented aligns with Mevlevi teachings. The novel's composition resembles that of Rumi’s Masnavi. The novel begins with a conversation between a donkey and an ox. Then, the main story unfolds, telling the tale of Murat, the owner of the farm. The novel concludes with another conversation between these animals. This framing narrative technique resembles that of the Masnavi. The inclusion of stories in the novel also evokes the Masnavi. The important representatives of the concept of wahdat al-wujud, which is one of the central themes in the novel are Muhyiddin Ibn Arabi and Mevlânâ Rumi. Mevlânâ rejected the idea of withdrawing into seclusion (halvet) without doing any work. In the novel we are examining, Sheikh Zindabad’s telling Murat to return to Istanbul, work as an ordinary man, and continue his social life is on the same line as Mevlânâ's views on this matter. Additionally, Sheikh Zindabad's emphasis on nature is similar to Mevlânâ's approach to nature. The discussions on love in the novel are also parallel to Mevlânâ's ideas. Ulunay is a descendant of Mevlânâ on his mother's side. The author has expressed his views on Sufism and Mevlevi tradition through the novel. In the novel Bir Başka Âlem, Mevlevi tradition is portrayed as a path that leads to spiritual advancement and maturation. In this study, the Sufi concepts addressed in Bir Başka Âlem, such as wahdat al-wujud, kasrat, insan-ı kamil, mysticism, seyr-i sülük, retreat, and love, will be discussed from a Mevlevi perspective.
Refi Cevad Ulunay Bir Başka Âlem Sufism Mevlânâ Mevlevi Sufi.
Gazeteci ve eleştirmen kimliği ile öne çıkan Mahmut Refi Cevad Ulunay’ın edebi yönü genellikle geri planda kalmıştır. Yazarın altı tane romanı vardır. Ulunay’ın 1964 yılında yayımladığı Bir Başka Âlem romanı bunlardan biridir. Bir Başka Âlem romanında başkişi Murat Birinci Dünya Savaşı’na katılmış ve esir düşmüştür. İngilizler tarafından Hindistan’a sürgüne gönderilen Murat, serbest kaldıktan sonra hemen İstanbul’a dönmek yerine Hindistan’ı gezmeye karar verir. “Mistik bir adam” olarak tanındığı için insanlar onu çeşitli şeyhlerle görüştürürler. Murat, Hindistan’da Şeyh Zindabad isimli bir şeyhe intisap eder. Şeyh Zindabad uzlete çekilmiş biridir ancak Murat’ın sosyal hayatına dönmesi gerektiğini ve Murat’ın tekâmülünün topluma karşı görevlerini yerine getirmekle olacağını dile getirir. Bunun üzerine Murat İstanbul’a döner. İstanbul’da Hacı Gaffar isimli bir tüccarla tanışır, aynı şeyhe bağlı olduklarını öğrenir. Hacı Gaffar’ın yardımıyla bir çiftlik kuran Murat yıllarca burada yaşar. Şeyhinden davet aldığında ise her şeyi geride bırakıp tekrar yollara düşer. Romanda Murat’ın Şeyh Zindabad ve Hacı Gaffar ile diyaloglarında tasavvufun pek çok meselesi tartışılır. Romanda Mevlevilik açıkça zikredilmez, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin bir yerde ismi anılır ancak gerek romanın kurgulanış biçimi gerekse romanda dile getirilen görüşler romandaki tasavvufî anlayışın Mevlevilik olduğunu göstermektedir. Romanın kurgulanışı Mevlânâ’nın Mesnevî’siyle benzerlik gösterir. Roman, eşekle öküzün konuşmalarıyla başlar. Ardından asıl konuya gelinir. Çiftliğin sahibi olan Murat’ın hikâyesi anlatılır. Roman yine bu hayvanların konuşmasıyla biter. Romandaki bu çerçeve hikâye tekniği Mesnevî’yle benzerlik göstermektedir. Romanda hikâyeler anlatılması da Mesnevî’’yi akla getirmektedir. Romanda üzerinde durulan konulardan biri olan vahdet-i vücud fikrinin önemli temsilcileri Muhyiddin İbnü’l-Arabî ve Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’dir. Mevlânâ, hiçbir iş yapmayıp halvete çekilmeyi reddetmiştir. İncelediğimiz romanda Şeyh Zindabad Murat’a İstanbul’a dönüp sıradan bir adam gibi çalışıp sosyal hayatını devam ettirmesini söylemesi Mevlânâ’nın bu konudaki görüşüyle aynıdır. Ayrıca Şeyh Zindabad’ın tabiata yaptığı vurgu da Mevlânâ’nın tabiata yaklaşımına benzerdir. Romanda aşk konusunda dile getirilenler yine Mevlânâ’nın fikirleriyle paraleldir. Ulunay anne tarafından Mevlânâ’nın soyundan gelmektedir. Yazar, tasavvuf ve Mevlevilik’le ilgili görüşlerini romanla dile getirmiştir. Bir Başka Âlem romanında Mevlevilik insanı tekâmüle götüren, olgunlaştıran bir yol olarak ele alınmıştır. Bu çalışmada Bir Başka Âlem romanında ele alınan vahdet-i vücut, kesret, insan-ı kâmil, mistisizm, seyr-i sülük, uzlet, aşk gibi tasavvufla ilgili meseleler Mevlevilik açısından tartışılacaktır.
Refi Cevad Ulunay Bir Başka Âlem tasavvuf Mevlânâ Mevlevilik sufi.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Sahası Yeni Türk Edebiyatı |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 18 Nisan 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 28 Nisan 2025 |
Gönderilme Tarihi | 3 Şubat 2025 |
Kabul Tarihi | 9 Mart 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: Mevlevilik Geleneği ve Vefatının 475. Yılında Muğlalı İbrahim Şâhidî (1470-1550) Özel Sayısı |