On December 8, 2024, the Assad Regime in Syria was overthrown, and subsequently, relations between the new Syrian Administration and Türkiye have entered a phase of improvement. In such a period, the possibility of signing an agreement regarding the delimitation of maritime jurisdiction areas in the Eastern Mediterranean between the two states has come up on the agenda. It is considered that the potential agreement will be based on the coastline between Türkiye’s Finike and Silifke and the coastline between Syria’s Latakia and Tartus. It is stated that while delimiting the maritime area between these two coasts, equitable principles having a customary nature and within this scope, principles such as the superiority of geography, proportionality, non-closure, encirclement, and the special status of the islands will be taken into consideration. The effects of the potential agreement are as important as its content. If the TRNC is included in such an agreement, this could lead to the de facto recognition of this state, thereby strengthening the legal basis for its maritime jurisdiction claims in the Eastern Mediterranean. Likewise, the Seville Map, which is supported by Greece, the GCASC., and the EU, and which disregards Türkiye and the TRNC—despite Türkiye having the longest coastline in the Eastern Mediterranean—will be opened to debate. Consequently, it is evident that those mentioned will raise objections to such an agreement.
Türkiye-Syria Maritime Delimitation Agreement Eastern Mediterranean Maritime Jurisdiction Areas Customary Rules Seville Map
8 Aralık 2024 tarihinde Suriye’de Esad Rejimi devrilmiş, ardından işbaşına gelen yeni Suriye Yönetimi ile Türkiye arasındaki ilişkiler düzelme evresine girmiştir. Böyle bir dönemde iki devlet arasında Doğu Akdeniz deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin anlaşma yapma ihtimali doğmuştur. Muhtemel anlaşmanın Türkiye’nin Finike ve Silifke arasındaki kıyı şeridi ile Suriye’nin Lazkiye ve Tartus arasındaki kıyı şeridini esas alacağı düşünülmektedir. Bu iki kıyı arasındaki deniz alanı sınırlandırılırken teamül niteliğini haiz hakça ilkeler ve bu kapsamda coğrafyanın üstünlüğü, orantılılık, kapatmama, çevreleme, adaların özel durumu gibi ilkelerin göz önünde bulundurulacağı ifade edilmektedir. Muhtemel anlaşmanın içeriği kadar etkileri de önem taşımaktadır. Böyle bir anlaşmaya KKTC’nin dâhil edilmesi halinde bu devletin -de facto- olarak tanınması, dolayısıyla Doğu Akdeniz deniz yetki alanları üzerindeki hukuki dayanaklarının pekiştirilmesi söz konusu olacaktır. Hakeza Yunanistan, GKRY ve AB tarafından savunulan ve Doğu Akdeniz’deki en uzun kıyılara sahip olan Türkiye ile KKTC’yi yok sayan Sevilla Haritası tartışmaya açılacaktır. Dolayısıyla bu sayılanların böyle bir anlaşmaya itirazlarda bulunacakları açıktır.
Türkiye-Suriye Deniz Sınırlandırma Anlaşması Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanları Teamül Kuralları Sevilla Haritası Avrupa Birliği
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kamu Hukuku (Diğer), Uluslararası Kamu Hukuku, Uzay, Denizcilik ve Havacılık Hukuku, Uluslararası Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 26 Nisan 2025 |
Yayımlanma Tarihi | |
Gönderilme Tarihi | 10 Nisan 2025 |
Kabul Tarihi | 25 Nisan 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 7 |