Doğanın insan yaşamı üzerindeki etkisi yüzyıllardır sanatçılar ve tasarımcılar için bir hayranlık ve araştırma konusu olmuştur. Tarih boyunca farklı medeniyetler, doğanın insanlar için ortak olan hislerini tanımlamak için birçok kavram geliştirmiştir. Japon kültüründe özel bir anlamı olan Komorebi, yaprakların arasından süzülen güneş ışığını tanımlar. Bu kavram, belirli bir anda ışığın ağaçların arasından büyüleyici bir şekilde süzülmesini ifade etmek için kullanılır. Bu çalışmada, auteur yönetmen Wim Wenders'in Mükemmel Günler (2023) filmi üzerinden Komorebi kavramının sinematik mekândaki görsel karşılıkları araştırılmıştır. Çalışmada nitel araştırma yaklaşımı kullanılmış, veri toplama yöntemi olarak içerik analizi ve gözlem tekniklerinden yararlanılmıştır. Bu kapsamda filmde Komorebi kavramının görsel karşılıklarının gözlemlenebildiği mekânlar sekanslarda tespit edilmiştir. Elde edilen görsel veriler, kavram çerçevesinde ışık ve doğa ile kurdukları ilişki ve film anlatısındaki stratejik rolleri açısından göstergebilim yöntemi üzerinden değerlendirilmiştir. Bu multidisipliner araştırmada, mekân tasarımında ışık ve doğa ile bir arada var olmanın mekânsal deneyimleri zenginleştirme gücünü bir filmin mekânları üzerinden tartışmanın yeni bakış açıları sağlayabileceği düşünülmektedir.
For centuries, the impact of nature on human life has been a subject of fascination and inquiry for artists and designers. Throughout history, different civilizations have developed many concepts to describe the universal emotions that nature evokes in humans. Komorebi, which has a special meaning in Japanese culture, refers to the sunlight filtering through the leaves of trees, creating a mesmerizing interplay of light and shadow. This term is used to capture the enchanting moment when light gracefully passes through the foliage. This study explores the cinematic representation of Komorebi in Wim Wenders' film Perfect Days (2023) by analyzing its visual manifestations in cinematic space. A qualitative research approach was utilized in the study. Content analysis and observation techniques were used as data collection methods. Within this scope, the spaces where the visual representations of the concept of Komorebi can be observed have been identified in the sequences of the film. The visual data obtained were evaluated through the semiotic analysis in terms of their interaction with light and nature within the framework of the concept and their strategic roles in the film’s narrative. This multidisciplinary study suggests that discussing the integration of light and nature in spatial design through the spaces of a film can provide new perspectives on the potential of spatial experiences to enrich storytelling and visual aesthetics.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Görsel İletişim Tasarımı (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2025 |
Gönderilme Tarihi | 18 Kasım 2024 |
Kabul Tarihi | 1 Nisan 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 34 Sayı: 1 |