Freud, psikanalizi bir tedavi yöntemi olarak tıp alanına kazandırırken, psikanalizin klinik uygulamaların ötesine geçerek sanat ve sosyoloji gibi beşeri bilimler aracılığıyla insanı anlamanın bir yolu haline gelmesine de olanak tanımıştır. İnsanı anlatma gayretinde olan edebi üretimle psikanalizin yolu, bu noktada keşisir. Sanatçının yaratma sürecine ilham veren ruhsal dinamikleri belirlemek, ulusların ve kültürlerin gelişimi açısından kıymetli bir uğraş olarak görülmelidir. Sanatçı, farkında olmadığı bazı ruhsal durumları eserleri aracılığıyla ifade ederken, sadece kendi içsel duygularından arınmaz; aynı zamanda, sanat eserini deneyimleyen kişiye de bir tür sağaltım imkânı sunar. Psikanaliz, doğanın insanlığa sunduğu bir yenilenme ve dinlenme kaynağı olarak uyku sırasında zihnin ruhsal bir sağaltım mekanizmasıyla imgeler yarattığını öne sürmektedir. Bu bağlamda, çocukların oyunlar aracılığıyla sürdürdüğü iyileşme etkinliğinin, sanatsal yaratımda gündüz düşleri ile benzer bir işlev taşıdığı iddia edilmektedir. Jung, Freud'un bireysel çözümlemelere odaklanan çalışmalarını evrensel bir düzleme taşımış ve sembollerin, fenomenlerin ve fantezilerin sadece etkileşimlerden doğmadığını; insan ruhunun, zaman ve mekândan bağımsız olarak her yerde aynı olduğunu, arketiplerin ise tüm insanlığın sahip olduğu değişmez psikolojik süreçleri yansıttığını vurgulamıştır. Analitik psikolojinin imgeler üzerine odaklanan analizi, sanatçı kişisini anlamada ve insan ruhunun temel dinamiklerine ulaşmada önemli bir anahtar işlevi görebilir. Günümüzde ruhsal bir veba gibi yayılan boşluk duygusu, hem psikolojik hem de sanatsal çalışmalara olan ihtiyacı artırmaktadır. Teknolojik gelişmelerin doyuramadığı insan ruhu için ruhun temel dinamikleri ve bu dinamiklerin ürünleri büyük bir öneme sahiptir. Şiirlerinde özellikle imge kullanımını önceleyen, şiir kitaplarına verdiği isimlerde çağrışım gücü yüksek sözcükleri seçen Hilmi Yavuz, doğu ve batı arasında bir sentez kurmaya çalışır. Kültürlerin özüne vakıf olan, kültürel ve tarihsel unsurları, coğrafi çizgileri kaldırarak özümseyen Hilmi Yavuz’un şiirleri, mitolojik unsurlara yaptığı göndermeler, kolektif bilinçdışına ait semboller ve bireysel imgeler açısından zengindir. Bu çalışmada Hilmi Yavuz’un bütün eserlerini içine alan Büyü’sün Yaz adlı eserinde yeniden doğuş imgeleri psikanalizin verileriyle saptanacaktır. Bu saptamanın amacı, Hilmi Yavuz hakkında estetik bir ölçüt oluşturmaktan ziyade, bu imgelerin belirli kültür kodları olarak işlevselliği ve değerini ortaya koymaktır. Bu kodların araştırılması, kullanımda belli yöntemler geliştirilmesi, geleceği şekillendirmek ve sağlıklı bir toplum kurmak için gereklidir.
Hilmi Yavuz psikanaliz Jung arketipsel eleştiri yeniden doğuş arketipi
Freud, while introducing psychoanalysis as a method of treatment to the field of medicine, also enabled it to go beyond clinical practices, becoming a way of understanding human beings through the humanities, such as art and sociology. The path of literary production and psychoanalysis intersects at this point in the effort to depict the human condition. Identifying the psychological dynamics that inspire the artist's creative process should be regarded as a valuable endeavor for the development of nations and cultures. While the artist expresses certain unconscious psychological states through their works, they not only free themselves from inner emotions but also provide the viewer of the artwork with a form of therapeutic experience. Psychoanalysis posits that during sleep, which serves as a source of renewal and rest bestowed by nature, the mind creates images through a psychological healing mechanism. In this context, it is argued that the healing activity children engage in through play functions similarly to daydreaming in artistic creation. Jung, who transferred Freud's work focused on individual analysis to a universal level, emphasized that symbols do not arise solely from interactions of phenomena and fantasies, that the human spirit is the same everywhere, independent of time and space, and that archetypes reflect the immutable psychological processes shared by all humanity.The image-focused analysis of analytical psychology can serve as an important key in understanding the artist and in uncovering the fundamental dynamics of the human spirit. In our contemporary era, a sense of emptiness spreading like a spiritual plague has increased the need for both psychological and artistic endeavors. The fundamental dynamics of the soul and their products hold significant importance for the human spirit that technological advancements cannot satisfy. Hilmi Yavuz, who prioritizes the use of imagery in his poetry and chooses highly evocative words for the titles of his poetry books, seeks to establish a synthesis between East and West. His poetry, which absorbs cultural and historical elements while transcending geographical boundaries, is rich in references to mythological components, symbols belonging to the collective unconscious, and individual images. This study will analyze the imagery of rebirth in Yavuz’s work Büyü’sün Yaz, encompassing all his writings, through the lens of psychoanalytic data. The aim of this analysis is not merely to create an aesthetic criterion for Hilmi Yavuz, but rather to reveal the functionality and significance of these images as specific cultural codes. Investigating these codes and developing certain methodologies for their application is essential for shaping the future and building a healthy society.
Hilmi Yavuz psychoanalysis Jung archetypal criticism rebirth archetype
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat Teorisi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 4 Haziran 2025 |
Yayımlanma Tarihi | |
Gönderilme Tarihi | 20 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 9 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 42 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.