Bu makale, Orhan Pamuk’un Kafamda Bir Tuhaflık romanını inceleyerek, ses ile anlatı sesi arasındaki ilişkiyi ele almaktadır. Romanda, görsel ve anlatısal yapıların baskınlığı, seslerin ve kahramanların seslerinin duyulmasını zorlaştırmaktadır. Bir yandan, Pamuk’un betimleyici üslubunda egemen olan görsel unsurlar işitsel ögeleri bastırmakta; diğer yandan da yazar kişisinin aşırı kontrolcü inşa tekniği kahraman seslerini ve öznelliklerini gölgede bırakmaktadır. Pamuk, Kafamda Bir Tuhaflık’ta, “belgesel tekniği” adını verdiği tarzı ilk kez kullanmaktadır. Bu teknik sayesinde, sesin duyulur hale gelirken geçirdiği aracısal ve dolaylı yöntemler daha belirgin hale gelmekte ve serbest dolaylı anlatımın uç bir örneği ortaya konmaktadır. Yazarın anlatı üzerindeki kontrol ve hakimiyeti, Pamuk’un romanlarında sıkça rastlanan bir özellik olsa da, bu romanda şehir hayatının bastırdığı seslerin duyulabilir hale gelme süreci ile kahramanların aşırı kurgulanmış yapıda seslerini duyurma çabası iç içe geçmiş durumdadır. Romanın başkahramanı Mevlut, kendi sesini duymakta ve duyurmakta zorlanır; bu durum, romanın yapısal düzeyinde de kendini gösterir. Mevlut, romanın merkezinde olmasına rağmen, sürekli dolaylı anlatıma maruz kalır ve ve en az doğrudan söz hakkı verilen kahramanlardan biri olur. Mevlut'un iç sesini duymaya yönelik çabası, romanın dolaylı anlatım teknikleriyle öyle yoğunlaşır ki, bu çaba hayatından çok romanın yapısına yönelik bir mücadele gibi görünmeye başlar ve romanın yapısal sınırlarını aşma uğraşına dönüşür. Akşamları İstanbul’un sokaklarında tekrarladığı “Boo-zaa” seslenişi, bu çabanın sembolik bir tezahürü haline gelir. Bu sesleniş, romanın panoramik ve belgesel tarzından daha lirik bir düzleme geçişine de işaret eder. Böylece, Kafamda Bir Tuhaflık’ı Pamuk’un öyküleme sanatında “panoramik” ve “lirik” olarak tanımladığı yöntemleri dengeleme çabasının bir yansıması olarak görmek mümkündür. Nihayetinde, Pamuk'un titizlikle kurduğu anlatı yapısı, dışarıdan kontrolcü ve katı bir düzen gibi görünse bile, yine bu özellik sayesinde sınırlarını aşar, görsel ve aracılı unsurların baskın olduğu bir dünyada seslerin ve kahramanların kendilerini duyurma mücadelesini gözler önüne serer.
Orhan Pamuk Kafamda Bir Tuhaflık anlatı ses dolaylı anlatım lirik söylem
This study examines Orhan Pamuk’s novel A Strangeness in My Mind to explore the interplay between sound and narrative voice. In the novel, mediating structures—both visual and narratorial—often overshadow the audibility of sounds and character voices. It specifically investigates how sounds are frequently overwhelmed by the visual dominance that pervades Pamuk’s descriptive style, and how his characteristically hyper-controlled construction and authorial presence can obscure character voices and subjectivity. In A Strangeness in My Mind, Pamuk introduces his so-called documentary technique for the first time, making the mediation of voice even more pronounced. Although this level of control is a hallmark of Pamuk’s novels, it is challenged here by the unsettling and irreducible nature of sound. The protagonist, Mevlut, struggles to hear his own voice amid the urban cacophony, which mirrors his marginalized position in the novel's structure: despite being central to the story, he ironically receives the least direct voice. His efforts to break through the controlled narrative voice become more acute, until they are no longer merely struggles in his life but appear as attempts to transcend the narrative’s structure itself. His recurring call, “Boo-zaa,” repeated as he walks through the streets of Istanbul at night, serves as a symbolic representation of this struggle. This cry marks a shift from a panoramic, documentary style to a more lyrical, introspective tone. A Strangeness in My Mind can thus be seen as reflecting Pamuk's attempt to balance what he refers to as “panoramic” and “lyric” modes of storytelling. Ultimately, Pamuk's meticulously constructed narrative structure, though it may appear rigid and authoritative, transcends its own boundaries through this very feature, revealing the struggle of sounds and characters to make themselves heard in a world dominated by visual and mediated elements.
Orhan Pamuk A Strangeness in My Mind narrative sound indirect discourse lyric discourse
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Sahası Yeni Türk Edebiyatı |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 4 Haziran 2025 |
Yayımlanma Tarihi | |
Gönderilme Tarihi | 7 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 28 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 42 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.