تناولت هذه الدراسة إشكالية لغوية وتفسيرية دقيقة مفادها: هل يمكن استبدال بعض حروف الجر في القرآن الكريم دون أن يؤدي ذلك إلى تغيير في الدلالة؟ إذ شاع في بعض التفاسير والأبحاث المعاصرة القول بإمكان وقوع هذا التبديل مع ثبات المعنى، وهو ما يدفع إلى إعادة النظر في هذه المسألة في ضوء المعايير النحوية والدلالية والبلاغية المعتمدة. ومن هذا المنطلق، يسعى هذا البحث إلى تحليل ظاهرة التناوب بين حروف الجر في النص القرآني من خلال نماذج مختارة، للكشف عن مدى استقلال كل حرف بدلالة مخصوصة، ومدى انضباط استخدامه ضمن نسق لغوي مقصود. وقد اعتمد البحث في مقاربته على منهج يجمع بين التحليل النظري والمقاربة التطبيقية؛ ففي القسم النظري تم رصد أبرز ما ورد في كتب النحو واللغة التراثية من تعريفات وتقسيمات لحروف الجر، وذلك بالرجوع إلى أعمال كبار أئمة اللغة أمثال: الخليل بن أحمد، وسيبويه، والمبرد، وابن قتيبة، وابن فارس، وابن هشام، والسيوطي، وغيرهم، وبيان كيف نظر هؤلاء إلى الحرف والأداة وموقعها في البنية التركيبية والمعنوية. أما القسم التطبيقي فقد تناول بالتحليل نماذج قرآنية مثل: قوله تعالى ﴿وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ فِي جُذُوعِ النَّخْلِ﴾ [طه: 71]، حيث ناقش البحث القول المشهور بأن (في) في هذه الآية قد جاءت بمعنى (على)، وقوله تعالى ﴿فَاسْأَلْ بِهِ خَبِيرًا﴾ [الفرقان: 59] الذي ورد فيه حرف (الباء) في موضع قد يُحتمل فيه معنى (عن)، مع تحليل عميق لأقوال المفسرين والنحاة في كلا الموضعين. وقد تبين من خلال ذلك أن دلالة (في) في المثال الأول تحمل معنى الظرفية المجازية المقصودة، وتوظيفها يعكس استحضار صورة بليغة للمصلوب المودَع في جذع النخل لا المستعلي عليه فحسب، وهو ما لا تتحقق معه نفس الصورة التعبيرية لو استُخدم حرف (على)، مما يدل على أن التبديل يُضعف قوة التركيب القرآني ويُفقده دقة التعبير المقصود. كما بيّن البحث أن (الباء) في قوله تعالى ﴿فَاسْأَلْ بِهِ خَبِيرًا﴾ تظل على معناها الأصلي من الالتصاق أو المصاحبة، وأن اعتبارها بمعنى (عن) لا يخرج عن التأويل البلاغي عند الضرورة، ولا يمكن اعتماده أصلاً مستقراً في الدلالة. وقد أظهر التحليل أن كل حرف من حروف الجر يؤدي دورًا وظيفيًّا ومعنويًّا لا يمكن أن يؤدّيه غيره، وأن البنية القرآنية قائمة على دقة لفظية عالية، تجعل من كل حرف عنصرًا دلاليًّا فاعلًا، لا يجوز إهماله أو التعامل معه كعنصر زائد أو قابل للاستبدال الاعتباطي. وبناءً على ما سبق، توصل البحث إلى أن القول بجواز التناوب بين حروف الجرّ في القرآن دون تغير في المعنى قول غير دقيق علميًا، لأن الحرف القرآني مختار بدقة ليناسب المقام والموقع والسياق، وأن المجاز أو الاتساع الذي يذكره بعض المفسرين لا ينبغي أن يُفهم منه جواز الاستبدال المطلق، بل يُنظر إليه في ضوء البلاغة القرآنية التي تجعل لكل لفظ موقعه، ولكل حرف وظيفته الخاصة التي تتكامل مع عناصر التركيب الأخرى، الأمر الذي يؤكد أن حروف الجرّ ليست أدوات ربط محايدة، بل مفاتيح دلالية بلاغية دقيقة تسهم في بناء المعنى القرآني وصياغة أفقه البياني المعجز.
This study addresses a linguistic and exegetical problem centered on the question of whether certain ḥarf-i jarr (prepositions) in the Qur’an can be interchanged with one another, and whether such a substitution would have any effect on the meaning. In various tafsir works and contemporary studies, it has been suggested that replacing one particle with another might not alter the intended meaning. Aiming to reassess the validity of such claims through grammatical, semantic, and rhetorical criteria, this study examines the use of ḥarf-i jarr in the Qur’an through both theoretical and applied approaches. In the theoretical section, the definitions, classifications, and semantic positioning of ḥarf-i jarr in classical Arabic linguistic sources are explored, drawing on the views of prominent scholars such as Khalil ibn Ahmad, Sibawayh, al-Mubarrad, Ibn Qutayba, Ahmad ibn Faris, Ibn Hisham, and al-Suyuti. The applied section focuses on selected Qur’anic examples — for instance, the use of the particle fī in the verse fī judhū‘i al-nakhl [Tāhā 71] as allegedly substitutable with ‘alā, or the particle bā’ in fas’al bihi khabīran [Furqān 59] as possibly used in place of ‘an — both of which are subjected to detailed analysis. The analyses reveal that in the first example, the particle fī conveys notions of location, inclusion, and metaphorical enclosure, and that substituting it with ‘alā would diminish both the aesthetic quality and the semantic depth of the expression. In the second example, although some have interpreted the bā’ particle as conveying the meaning of ‘an, such interpretations are shown to be either metaphorical justifications borne of necessity or controlled semantic extensions within context — and in any case, each particle retains its own distinct meaning. The main conclusion of the study is as follows: every ḥarf-i jarr used in the Qur’an does not merely serve as a syntactic connector between sentence elements, but functions as an essential component in the construction of meaning. Therefore, substituting one particle for another weakens rhetorical force, distorts meaning, or leads to outright semantic disruption. Regardless of context, the use of each particle represents a deliberate choice, contributing integrally to the aesthetic, semantic, and rhetorical coherence of the text. In conclusion, the notion that ḥarf-i jarr can be substituted for one another in terms of meaning is neither linguistically nor exegetically consistent. Each particle in the Qur’an, when considered in its context and position, carries a unique and indispensable semantic load — further demonstrating that the Qur’an’s miraculous eloquence is woven with deliberate precision down to its smallest linguistic elements.
Qurʾān Hurūf al-Jarr (Prepositions) Tabdīl (Substitution) Dalālah (Semantic Implication) Tafsīr Lughawī (Linguistic Exegesis)
Bu çalışma, Kur’ân-ı Kerîm’deki bazı harf-i cerlerin birbiriyle yer değiştirip değiştiremeyeceği ve böyle bir değişimin anlam üzerinde herhangi bir etki oluşturup oluşturmayacağı sorusu etrafında şekillenen dilbilimsel ve tefsirî bir problemi konu edinmektedir. Zira bazı tefsirlerde ve çağdaş araştırmalarda, harflerin yer değiştirmesiyle anlamın sabit kalabileceği yönünde görüşler öne sürülmüştür. Bu görüşlerin geçerliliğini nahivsel, semantik ve belâgî ölçütler ışığında yeniden değerlendirmek amacıyla yapılan bu çalışma, Kur’ân’daki harf-i cer kullanımlarını hem teorik hem de uygulamalı bir yaklaşımla incelemeyi hedeflemektedir. Araştırmanın teorik kısmında, harf-i cerlerin klasik dil kaynaklarında nasıl tanımlandığı, sınıflandırıldığı ve anlam bakımından nasıl konumlandırıldığı incelenmiş; bu bağlamda Halîl b. Ahmed, Sîbeveyh, Müberred, İbn Kuteybe, Ahmed b. Fâris, İbn Hişâm ve Süyûtî gibi dil âlimlerinin görüşleri esas alınmıştır. Uygulamalı kısımda ise Kur’ân’dan seçilen bazı örnekler — örneğin, “فِي جُذُوعِ النَّخْلِ” (Tâhâ 71) ayetinde “في” edatının “على” yerine; veya “فَاسْأَلْ بِهِ خَبِيرًا” (Furkân 59) ayetinde “الباء” harfinin “عن” yerine kullanıldığı iddiaları — ayrıntılı olarak analiz edilmiştir. Yapılan tahliller neticesinde, ilk örnekte geçen “في” harfinin anlam itibarıyla “yer”, “içerme” ve metaforik bir kabzayı (kuşatma) ifade ettiği, bu nedenle “على” harfiyle değiştirilmesinin ifadenin estetik değerini ve anlam derinliğini zayıflatacağı tespit edilmiştir. İkinci örnekte ise “الباء” harfinin “عن” anlamında kullanıldığına dair görüşlere yer verildiği, ancak bu yorumların ya zaruret halinde yapılmış mecazî açıklamalar ya da bağlamdan kopmadan gerçekleştirilen semantik genişletmeler olduğu görülmüştür. Yani söz konusu harflerin, her hâlükârda kendi özgün anlamlarına sahip oldukları ortaya konmuştur. Araştırmada ulaşılan temel sonuç şudur: Kur’ân’da kullanılan her harf-i cer, yalnızca cümle unsurları arasında bağlantı kurmakla kalmaz, aynı zamanda anlamı inşa eden asli bir öğe olarak işlev görür. Bu nedenle, herhangi bir harfi başka bir harfle değiştirmek, ifadenin gücünü zayıflatmakta, anlamı saptırmakta veya doğrudan bozabilmektedir. Hangi bağlamda olursa olsun, her harfin kullanımı bilinçli bir tercih olup, metnin estetik, semantik ve belâgî bütünlüğünü tamamlayan bir parçadır. Sonuç olarak, harf-i cerlerin anlam yönünden birbirlerinin yerine geçebileceği görüşü, dilsel ve tefsirî olarak tutarlı değildir. Çünkü Kur’ân’da her harf, bağlamı ve kullanım yeriyle birlikte ele alındığında kendine mahsus ve vazgeçilmez bir anlam yükü taşımaktadır. Bu da Kur’ân’ın mucizevî belâgat yapısının, en küçük dil birimlerine kadar bilinçli bir düzen içinde örüldüğünü bir kez daha göstermektedir
Kur’ân-ı Kerîm Harf-i Cerler Tabdîl (Değişim) Delâle (Anlam) Tefsîr Lugavî (Dilbilimsel Tefsir)
Birincil Dil | Arapça |
---|---|
Konular | Arap Dili ve Belagatı, İslam Hukuku, Tefsir |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Haziran 2025 |
Gönderilme Tarihi | 20 Şubat 2025 |
Kabul Tarihi | 21 Nisan 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 9 Sayı: 1 |
Kocaeli İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Kocaeli Journal of Theology is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International Licence.