Bilimin işleyişine ve açıklamasına dair 1940-50’ler ve 1960-70’lerde olmak üzere felsefeciler ve sosyologlar tarafından iki farklı açıklama getirilmişti. 1940-50’ler boyunca bilimin işleyişine dair felsefî açıklamalar mantıksal ampiristlere, sosyolojik açıklamalar ise Robert K. Merton’a aitti. Her iki disiplinin de bilimin işleyişine dair paylaştığı kaygılar ve çözümler ortaktı. Buna göre bu iki disiplin bir taraftan bilimin felsefe, teoloji, estetik gibi diğer disiplinlerden keskin bir şekilde ayrılması gerektiğini düşünüyor, diğer taraftan ise bilimdeki fikir birliğinin nasıl sağlandığına dair kendilerince çözüm yolları bulmuşlardı. Felsefeciler bilim insanlarınca ortak olarak paylaşılan “bilimsel yöntem”in, sosyologlarsa yine bilim insanlarınca ortak olarak paylaşılan “bilimsel norm”ların bilimdeki fikir birliğini açıklayabildiklerini düşünmüşlerdi. 1960-70’lerde ise bilimin açıklamasına ve işleyişine ilişkin dönüşümler meydana gelmiş, önceki dönemde bilimin açıklanmasında ve işleyişinde parantez içine alınması gereken toplumsal unsurlar bilime dahil edilmişti. Dahası bu dönemin sosyologları kendi alanlarını felsefi sorunlarla çerçevelemiş olup, temelde onların önde gelen kaygıları ise felsefi ve epistemolojikti. Geleneksel felsefenin zeminini oluşturan tarafsızlık, hakikat, kesinlik gibi temel ilkeler son dönem sosyologları tarafından eleştirilmeye başlanmış, bunların yerine felsefî görelilik anlayışını temel almışlardı. Bu makalede bilimin işleyişine dair farklı zamanlarda iki farklı disiplin tarafından yapılmış olan açıklamaların temelde felsefi gündemle çerçevelenmiş olduğu iddia edilmiştir.
Bilim sosyolojisi bilgi sosyolojisi bilim felsefesi hakikat görelilik.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Bilim Felsefesi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2025 |
Gönderilme Tarihi | 8 Ocak 2025 |
Kabul Tarihi | 26 Nisan 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 1 |