Arkeoloji, eski insanların davranışlarını, düşüncelerini, inançlarını veya yaşam tarzlarını gözlemleme şansı olmadığı için, bıraktıkları izler ancak psikoloji dâhil diğer sosyal bilimlerle işbirliği yapılarak yorumlanabilir. Arkeolojik yaklaşımların psikolojik arka planları vardır. Ortaçağ kilisesinin baskıcı rejimi Rönesans döneminde Hıristiyanlık öncesi köklerini araştırmaya sevk eder, imparatorluk sonrasında kurulan ulusal devletler kendilerini eski toplumlarla özdeşleştirmeye yönlenir. Bu yaklaşıma tepki olarak, arkeologlar maddi kültürün süreçleri ve ilişkilerine odaklanırken, psikanalistler tarihsel olayların, inançların ve davranışların psikolojik nedenlerini araştırır. İşlevselciler maddi kültürü işlev açısından değerlendirirken, psikologlar kolektif bilinçaltını tarihsel süreçlerden kaynaklanan öğrenilmemiş davranışlar olarak tanımlar. Arkeologlar malzemenin üretimi, kullanımı, dağıtımı ve imhası sürecindeki davranışı incelerken, psikologlar davranışları tepkiler yoluyla analiz eder. Yorumlayıcı Arkeoloji insan davranışını etkileyen zihinsel süreçleri incelerken, Bilişsel Psikoloji insan zihninin duyum ve algı süreçlerini inceler. Psiko-Mitoloji, mitolojik öykülerden yola çıkarak tarihsel olayları ve kolektif bilinçaltını birbirine bağlarken, Psikodinamik yaklaşım, mitolojik dünya görüşünü psikolojik süreçlerin dış dünyaya yansıması olarak açıklar. Psikanalitik Teori, rüyaları günlük düşüncelerin aktarımı olarak tanımlar ve tarihsel kişiliklerin rüyalarını onların hırslarının yansımaları olarak deşifre eder. Ayrıca doğal çevre ve mimarinin psikoloji üzerindeki etkisi ile bireysel ve toplumsal psikolojiyi ileten ve yansıtan sanat yapıtları da tartışılır. Tarihsel ve arkeolojik veriler, insanların arzu, korku, kaygı, üzüntü, suçluluk, pişmanlık, kibir, açgözlülük, öfke ve depresyon duygularının yanı sıra melankoli, kaygı bozukluğu, şizofrenik paranoya, psiko-şok, obsesif- kompulsif bozukluk ve nevrozu da yansıtır. Eski insanlar doğa olaylarının, hastalıkların ya da ölümün nedenlerini açıklayamamışlardır; bu yüzden büyü, kehanet ve muskalarla kendilerini bunlardan korumaya, bir çeşit plasebo etkisi sağlamaya veya olayları istedikleri gibi geliştirmeye çalışmışlardır. Sosyal Psikoloji bağlamında krallar, halkı tanrılarla görüştüklerine inandırmak için, dini törenler ve ziyafetler sırasında tanrılarla birlikte betimlettirmiştir. Büyük ve çok yüksek inşa edilmiş saraylar ve tapınaklar, insanların tanrılar ve krallar karşısında kendilerini çok küçük hissetmelerini sağlamış, av ve savaş sahneleri, kralların güçlü ve zalim yönlerini vurgulamak ve rakiplerinde korku yaratmak için kullanılmıştır. Kuşatılmış şehirlerin tanrılarını şölene davet etme, tanrılarının heykellerini alma, mezarlarını yıkma, derileri yüzülmüş ve kazığa oturtulmuş insanları çevreye asma gibi uygulamalar, halkın moralini bozarak ve direniş gücünü azaltmıştır. İsyancıların uzak bölgelere sürülmesi ve ardından gelen bir dizi zorluk da toplumsal sarsıntıya neden olarak, onlara zalim krala boyun eğmekten başka seçenek bırakmamıştır. Bu örneklerden yola çıkılarak eski insan davranışları, deneysel, sosyal ve davranışsal psikolojilerin katkılarıyla yeniden yapılandırılabilecektir.
Psiko-arkeoloji davranış psikolojisi toplumsal psikoloji psiko-mitoloji psikolojik savaş inanç psikolojisi
Arkeoloji, eski insanların davranışlarını, düşüncelerini, inançlarını veya yaşam tarzlarını gözlemleme şansı olmadığı için, bıraktıkları izler ancak psikoloji dâhil diğer sosyal bilimlerle işbirliği yapılarak yorumlanabilir. Arkeolojik yaklaşımların psikolojik arka planları vardır. Ortaçağ kilisesinin baskıcı rejimi Rönesans döneminde Hıristiyanlık öncesi köklerini araştırmaya sevk eder, imparatorluk sonrasında kurulan ulusal devletler kendilerini eski toplumlarla özdeşleştirmeye yönlenir. Bu yaklaşıma tepki olarak, arkeologlar maddi kültürün süreçleri ve ilişkilerine odaklanırken, psikanalistler tarihsel olayların, inançların ve davranışların psikolojik nedenlerini araştırır. İşlevselciler maddi kültürü işlev açısından değerlendirirken, psikologlar kolektif bilinçaltını tarihsel süreçlerden kaynaklanan öğrenilmemiş davranışlar olarak tanımlar. Arkeologlar malzemenin üretimi, kullanımı, dağıtımı ve imhası sürecindeki davranışı incelerken, psikologlar davranışları tepkiler yoluyla analiz eder. Yorumlayıcı Arkeoloji insan davranışını etkileyen zihinsel süreçleri incelerken, Bilişsel Psikoloji insan zihninin duyum ve algı süreçlerini inceler. Psiko-Mitoloji, mitolojik öykülerden yola çıkarak tarihsel olayları ve kolektif bilinçaltını birbirine bağlarken, Psikodinamik yaklaşım, mitolojik dünya görüşünü psikolojik süreçlerin dış dünyaya yansıması olarak açıklar. Psikanalitik Teori, rüyaları günlük düşüncelerin aktarımı olarak tanımlar ve tarihsel kişiliklerin rüyalarını onların hırslarının yansımaları olarak deşifre eder. Ayrıca doğal çevre ve mimarinin psikoloji üzerindeki etkisi ile bireysel ve toplumsal psikolojiyi ileten ve yansıtan sanat yapıtları da tartışılır. Tarihsel ve arkeolojik veriler, insanların arzu, korku, kaygı, üzüntü, suçluluk, pişmanlık, kibir, açgözlülük, öfke ve depresyon duygularının yanı sıra melankoli, kaygı bozukluğu, şizofrenik paranoya, psiko-şok, obsesif- kompulsif bozukluk ve nevrozu da yansıtır. Eski insanlar doğa olaylarının, hastalıkların ya da ölümün nedenlerini açıklayamamışlardır; bu yüzden büyü, kehanet ve muskalarla kendilerini bunlardan korumaya, bir çeşit plasebo etkisi sağlamaya veya olayları istedikleri gibi geliştirmeye çalışmışlardır. Sosyal Psikoloji bağlamında krallar, halkı tanrılarla görüştüklerine inandırmak için, dini törenler ve ziyafetler sırasında tanrılarla birlikte betimlettirmiştir. Büyük ve çok yüksek inşa edilmiş saraylar ve tapınaklar, insanların tanrılar ve krallar karşısında kendilerini çok küçük hissetmelerini sağlamış, av ve savaş sahneleri, kralların güçlü ve zalim yönlerini vurgulamak ve rakiplerinde korku yaratmak için kullanılmıştır. Kuşatılmış şehirlerin tanrılarını şölene davet etme, tanrılarının heykellerini alma, mezarlarını yıkma, derileri yüzülmüş ve kazığa oturtulmuş insanları çevreye asma gibi uygulamalar, halkın moralini bozarak ve direniş gücünü azaltmıştır. İsyancıların uzak bölgelere sürülmesi ve ardından gelen bir dizi zorluk da toplumsal sarsıntıya neden olarak, onlara zalim krala boyun eğmekten başka seçenek bırakmamıştır. Bu örneklerden yola çıkılarak eski insan davranışları, deneysel, sosyal ve davranışsal psikolojilerin katkılarıyla yeniden yapılandırılabilecektir.
Psiko-arkeoloji davranış psikolojisi toplumsal psikoloji psiko-mitoloji psikolojik savaş inanç psikolojisi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Arkeoloji |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Aralık 2021 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 26 Temmuz 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 29 |
Vedat Dalokay Caddesi No: 112 Çankaya 06670 ANKARA
tuba-ar@tuba.gov.tr
(+90) (212) 219 16 60
TÜBA-AR Türkiye Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi / Turkish Academy of Sciences Journal of Archaeology (TÜBA-AR), dergide yayımlanan makalelerde ifade edilen görüşleri resmî olarak benimsememekte ve derginin basılı ya da çevrim içi sürümlerinde yer alan herhangi bir ürün veya hizmet reklamı konusunda garanti vermemektedir. Yayımlanan makalelerin bilimsel ve hukuki sorumluluğu yazar(lar)a aittir.
Makalelerle birlikte gönderilen resim, şekil, tablo vb. materyaller özgün olmalı ya da daha önce yayımlanmışlarsa, hem basılı hem de çevrim içi sürümlerde yayımlanmak üzere eser sahibinden alınmış yazılı izinle birlikte sunulmalıdır. Yazar(lar), dergide yayımlanan çalışmalarının telif hakkını saklı tutar. Makale dergide yayımlandığında, mali haklar ve umuma iletim hakları, işleme, çoğaltma, temsil, basım, yayın ve dağıtım hakları TÜBA’ya devredilecektir. Yayımlanan tüm içeriklerin (metin ve görsel materyaller) telif hakları dergiye aittir. Dergide yayımlanmak üzere kabul edilen makaleler için telif hakkı ya da başka bir ad altında ödeme yapılmaz ve yazar(lar)dan makale işlem ücreti alınmaz; ancak yeniden baskı (reprint) talepleri yazarın sorumluluğundadır.
Bilimsel bilgi ve araştırmalara küresel açık erişimi teşvik etmek amacıyla TÜBA, çevrim içi olarak yayımlanan tüm içeriklerin (aksi belirtilmedikçe) okuyucular, araştırmacılar ve kurumlar tarafından serbestçe kullanılmasına izin vermektedir. Bu kullanım, eserin kaynağının belirtilmesi koşuluyla ve ticari amaç dışında, herhangi bir değişiklik yapılmaksızın Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International (CC BY-NC-ND 4.0) Uluslararası Lisansı kapsamında mümkündür. Ticari kullanım için lütfen yayıncı ile iletişime geçiniz.