Bu makale, demokratik sistemlerin vazgeçilmez unsurlarından biri olan siyasal karar alma süreçlerinin şeffaflığı ve bununla ilişkilendirilen “gizli bilgileri kötüye kullanmama ilkesi” arasındaki dengeyi ele almaktadır. Makalenin temel tezi, demokraside hem toplumun siyasal süreçlere katılımı ve yöneticileri denetleme hakkının korunabilmesi için şeffaflık gerektiği, hem de ulusal güvenlik, diplomasi ve kişisel verilerin korunması gibi alanlarda sınırlı bir gizliliğin zorunlu olabileceğidir. Ancak bu gizliliğin kötüye kullanılması, demokratik değerlerin ve hukuk devletinin zarar görmesine yol açabilir. Makalede öncelikle, şeffaflık kavramının demokrasi açısından taşıdığı anlam üzerinde durulmaktadır. Şeffaflık, halkın yöneticilerin kararlarını nasıl aldığına dair bilgi edinmesini sağlayarak yurttaşların katılımını artırmakta, denetimi kolaylaştırmakta ve yolsuzluğun önlenmesinde önemli bir rol üstlenmektedir. Aynı zamanda, sorumluluk sahibi yönetim şeklini teşvik etmekte ve karar vericilerin eylemlerinden dolayı hesap verebileceği bir mekanizmayı mümkün kılmaktadır. Makalede daha sonra, gizlilik kavramının hem gerekli hem de riskli yönleri tartışılmaktadır. Ulusal güvenlik gibi hassas konuların kamuya tam açık olmamasının anlaşılır bir gereksinim olduğu vurgulanmaktadır. Bunun yanında yetki sahiplerinin, “devlet sırrı” ya da “gizli bilgi” gibi kavramları suistimal ederek, kendi iktidarlarını korumak ya da rakiplerini susturmak üzere kullanma tehlikesi de her zaman mevcut olduğu da belirtilmektedir. Bu noktada da, devletin, kamu görevlilerinin ve siyasetçilerin, ellerindeki bilgileri yalnızca kamu yararına ve hukuki çerçeveye uygun biçimde kullanmaları belirten gizli bilgileri kötüye kullanmama ilkesi irdelenmektedir.
This article examines the balance between the transparency of political decision-making processes—one of the indispensable elements of democratic systems—and the principle of “not misusing confidential information.” Its central thesis is that, within a democracy, both transparency is necessary to enable public participation in political processes and the right to supervise those in power, and a limited degree of secrecy is sometimes essential in areas such as national security, diplomacy, and the protection of personal data. However, the abuse of such secrecy can undermine democratic values and the rule of law. The article first focuses on the concept of transparency in the context of democracy. By enabling the public to access information on how decisions are made, transparency increases citizen participation, facilitates oversight, and plays a crucial role in preventing corruption. It also encourages responsible governance and establishes a framework through which decision-makers can be held accountable for their actions. Next, the article discusses the necessary yet risky aspects of secrecy. It emphasizes that it is understandable for particularly sensitive issues, such as national security, not to be fully disclosed to the public. At the same time, it underscores that there is always a danger of those in authority misusing concepts such as “state secrets” or “confidential information” to protect their own power or suppress their opponents. At this point, the principle of not misusing confidential information—which stipulates that the state, public officials, and politicians must use the information at their disposal solely in the public interest and in accordance with the legal framework—becomes relevant.
Transparency Confidential Information Democracy State Secret
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2025 |
Gönderilme Tarihi | 1 Nisan 2025 |
Kabul Tarihi | 23 Nisan 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 16 Sayı: 1 |