Despite of being only species, which know the fact that their existence without natural environment is close to impossible, human still places as detrimental species that causes environment the most. The industrial revolution, together with advances in science and technology, urbanisation and population growth, have led to irreversible damage to the habitable environment in the process of meeting various needs, especially for energy and food. The growing impact of environmental problems have brought the “right to the environment” issue to the light. This right, which aims to ensure the sustainable protection of the environment, is recognised as a fundamental human right within the scope of “third generation rights”. The absence of spatial and temporal limitations on the right to the environment distinguishes it from other human rights. Its beyond-time features limits means that it belongs to both present and future generations. Similarly, the absence of spatial limitations means that the rights and obligations arising from environmental degradation or the threat thereof cannot be confined within national administrative boundaries. This study examines the meaning, function, types and scope of legal personality and emphasises the need to create a new type of legal personality specifically designed for natural persons. This new legal framework is proposed as a more effective tool for the protection of natural assets.
Natural assets conservation legal personality right to nature rights of nature.
Doğal çevreden bağımsız olarak varlığını sürdürmesinin mümkün olmadığını “bilen” yegâne varlık olmasına rağmen ona en fazla zarar veren varlık da yine insanoğlunun kendisidir. Sanayi Devrimi ile bilim ve teknolojideki ilerlemeler, şehirleşme ve artan nüfus gibi nedenlerden doğan, başta enerji ve gıda olmak üzere farklı ihtiyaçların karşılanması süreci, yaşanılabilir çevreye geri döndürülemez zararlar vermektedir. Çevresel sorunların etkilerinin artması, “çevre hakkını” ön plana çıkarmıştır. Bu hak, çevrenin sürdürülebilir şekilde korunmasını amaçlayan bir üçüncü kuşak temel insan hakkıdır. Çevre hakkının yersel ve zamansal bir kısıtlamaya bağımlı olmaması, onu, diğer insan haklarına nazaran farklı bir noktaya taşımaktadır. Zamansal kısıtlamaya tabi tutulamaması, onun şimdiki ve gelecekteki insanlara ait olması anlamına gelmektedir. Yersel sınırlandırmalara sığmamasının bir sonucu olarak da çevrenin tahribi veya tahrip tehlikesi durumunda ortaya çıkan hak ve yükümlülükler yalnızca ulusal idari sınırlarla tayin edilememektedir. Bu çalışmada, hukuki kişiliğin anlamı, işlevi, türleri ve kapsamı incelenerek doğal varlıkların korunmasında çok daha elverişli bir araç olarak görülen ‘‘hukuki kişiliğin’’ bu varlıklara özel yeni bir türünün oluşturularak kullanılması gerektiği üzerinde durulmuştur.
Doğal varlıklar koruma hukuki kişilik doğa hakkı doğa’nın hakları.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ziraat Mühendisliği (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Nisan 2025 |
Gönderilme Tarihi | 7 Aralık 2024 |
Kabul Tarihi | 21 Mart 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 12 Sayı: 2 |