Bu araştırma, Blade Runner 2049 (2017) ve Her (2013) filmleri üzerinden yapay zekâ (YZ) teknolojilerinin post-insan kavramı bağlamında ortaya çıkardığı etik ikilemleri incelemektedir. Araştırmanın temel savı olan post-hümanist düşünce, insanı merkeze alan anlayışlara karşı çıkarak, insan ile makine, insan ile doğa ve insan ile diğer canlılar arasında daha eşitlikçi bir ilişki önermektedir. Bu çerçeveden baktığımız zaman, YZ sadece teknik bir aracın ötesinde kimlik, bilinç, ahlaki sorumluluk ve gerçeklik algısını sorgulatan bir varlık biçimi olarak ele alınabilmektedir. Araştırmaya konu olan filmlerin çözümlemesini yapmak için nitel araştırma yöntemlerinden biri olan hermeneutik kullanılmıştır. Bu yöntemle film karakterleri, olay örgüsü ve görsel metaforlar üzerinden post-insan ve etik kavramları yorumlanmıştır. Blade Runner 2049 filminde K karakteri, oluşturulmuş yapay anılarla kimlik inşası ve özgür irade arasında derin bir ikilem yaşarken, Her filmindeki Samantha adlı YZ işletim sistemi, evrimsel bir gelişme göstererek insan ötesi bir aşk formu ortaya koymaktadır. Bu anlamda, her iki film de dijital aşk, yapay bilinç, kimlik ve özgürlük gibi kavramları tartışmaya açmıştır. Bu tartışmalar çerçevesinde araştırma, YZ’nin duygusal ve etik bir öznellik tartışması üzerinden insan tanımının dönüşümüne dair yeni bir düşünsel çerçeve sunmaktadır. Filmler üzerinden yürütülen bu tartışma, YZ etiği, post-hümanizm ve medya çalışmaları arasında disiplinlerarası bir köprü kurmakta ve güncel teknolojik gelişmelerin felsefi yansımalarına katkı sağlamaktadır.
This research examines the ethical dilemmas that artificial intelligence (AI) technologies pose in the context of the concept of posthuman through the films Blade Runner 2049 (2017) and Her (2013). The main argument of the research, post-humanist thought, opposes human-centered approaches and suggests a more egalitarian relationship between humans and machines, humans and nature, and humans and other living things. When we look from this perspective, AI can be considered as a form of existence that questions identity, consciousness, moral responsibility, and perception of reality beyond being just a technical tool. Hermeneutics, one of the qualitative research methods, was used to analyze films. This method interpreted the concepts of posthuman and ethics through film characters, plot, and visual metaphors. While the character K in the film Blade Runner 2049 experiences a deep dilemma between identity construction and free will through created artificial memories, the artificial intelligence operating system named Samantha in the film Her demonstrates an evolutionary development and reveals a form of love beyond humans. In this sense, both movies have opened concepts such as digital love, artificial consciousness, identity and freedom to discussion. Within the framework of these discussions, the research offers a new intellectual framework regarding the transformation of the definition of human through the emotional and ethical subjectivity discussion of artificial intelligence. This discussion conducted through movies establishes an interdisciplinary bridge between AI ethics, post-humanism and media studies and contributes to the philosophical reflections of current technological developments.
Artificial Intelligence Post-humanism Ethic Blade Runner 2049 Her
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Gazetecilik, Radyo-Televizyon, Sinema Sosyolojisi |
Bölüm | İletişim |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Temmuz 2025 |
Gönderilme Tarihi | 20 Nisan 2025 |
Kabul Tarihi | 5 Temmuz 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 24 Sayı: 3 |