Başka bir dünyanın mümkün olup olmadığı sorusu, içinde bulunulan çağın ekolojik, toplumsal ve teknolojik krizleri karşısında giderek daha belirleyici hale gelir. İklim değişikliği, biyolojik çeşitliliğin azalması ve ekosistemlerin çöküşü, insanın doğayla kurduğu tahakküm ilişkisini sorgulamayı zorunlu kılar. Bu bağlamda, Donna Haraway’in Staying with the Trouble adlı eserinde sunduğu Chthulucene kavramı, insanın doğayla simbiyotik ilişkiler kurarak çok türlü dayanışma ağlarını güçlendirdiği bir gelecek tahayyülü sunar. Bu tahayyül, ne mutlak bir ütopya ne de kaçınılmaz bir distopyadır; aksine, ekolojik ve etik bir dönüşüm önerisidir. Bu çalışma, Haraway’in Chthulucene kavramını ekolojik ütopya bağlamında tartışarak, vombatlar ve Patricia Piccinini’nin sanatı üzerinden başka bir dünyanın imkânlarını araştırır. Avustralya vombatları, ekosistem içinde yalnızca kendilerine değil, diğer türlere de yaşam alanı açan yoldaş türler olarak ele alınır. Yangın gibi felaketler sırasında kazdıkları tüneller, yalnızca birer barınak değil, çok-türlü dayanışmanın somutlaştığı mekânlardır. Bu durum, insanın doğayı yönetme fikrinden ziyade, doğayla birlikte var olma zorunluluğunu ortaya koyar. Patricia Piccinini’nin sanatsal pratiği, insan ve insan olmayan varlıklar arasındaki sınırları sorgulayarak, biyopolitik ve ekolojik tahayyülü dönüştürmeyi amaçlar. Bu bağlamda, sanat, bilim ve ekoloji arasındaki kesişimler, alternatif bir dünyayı mümkün kılmanın yollarını düşünmek için yeni bir çerçeve sunar.
Donna Haraway Yoldaş Türler Ekolojik ütopya Patricia Piccini Ekolojik dayanışma Simbiyotik Yoldaşlık
The question of whether another world is possible becomes increasingly urgent in the face of ecological, social, and technological crises. Climate change, biodiversity loss, and ecosystem collapse force a critical reassessment of humanity’s dominant relationship with nature. In this context, Donna Haraway’s concept of Chthulucene, introduced in Staying with the Trouble, envisions a future in which humans cultivate symbiotic relationships with non-human beings through multi-species solidarity. This vision neither embraces a utopian ideal nor submits to dystopian inevitability; rather, it offers an ethical and ecological transformation. This study examines Haraway’s Chthulucene framework through an ecological utopian lens, exploring how wombats and Patricia Piccinini’s artistic vision challenge anthropocentric perspectives and reimagine the possibility of another world. Australian wombats are considered "companion species" that contribute to the survival of other beings, not just their own. Their burrows, which serve as shelters during environmental disasters, are not merely survival structures but manifestations of multi-species solidarity. This view lenges the notion of controlling nature and instead emphasizes the necessity of coexisting with it. Patricia Piccinini’s artistic practice further explores the blurred boundaries between human and non-human entities, reshaping biopolitical and ecological narratives. In this regard, the intersection of art, science, and ecology offers a new framework for contemplating the possibility of alternative worlds.
Donna Haraway Patricia Piccini Ecological solidarity Companion Species Cyberbiotic Companionship Ecological utopia
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sistematik Felsefe (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 1 Haziran 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2025 |
Gönderilme Tarihi | 18 Şubat 2025 |
Kabul Tarihi | 29 Mayıs 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 21 |
ViraVerita E-Dergi, Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC) ile lisanslanmıştır.